Popüler Yayınlar

5 Kasım 2007 Pazartesi

OLMALIMI YOKSA OLMAMALIMI YOKSA NE YAPMALI


KONYA SELÇUKLU İLÇESİ ANTALYA İBRADI İLÇESİ
İŞTE YOLLARIMIZIN KESİŞTİĞİ İLÇELER

EVET İŞTE MESELE BU OLMALIMI OLMAMALIMI YOKSA HİÇ BAŞLAMAMALIMI
YA RAP VATAN UĞRUNA NE GÜNEŞLER BATIYOR, NE KÖRPE MEHMETÇİKLER NE MEHMETLER
ŞEHİT DÜŞÜYOR.
BENCE BURDA İYİ DÜŞÜNMEK ETRAFLICA ÇALIŞMAK HEDEFLERİ BİLMEK GEREK YURT İÇİNDE GEREKSE YURT DIŞINDA GÜNÜN FARKINDA OLARAK HAREKET ETMEKTİR
OSMANLININ DURAKLAMA DÖNEMİNDEKİ GİBİ UYUYAN DEVİN HİÇ KİMSEYE FAYDASI YOKTUR. BİRTAKIM AŞİRET BOZUNTULARINI SUSTURAMIYORSAN BOŞUNA BU KADAR BÜYÜK BİR GÜÇÜ BASKI ALTINDA TUTARAK SUSTURARAK BİR YERLERE VARAMAYIZ.
BİRİLERİ BİRTAKIM GERÇEKLERİ YAZAMAMAKTA BUNU BİLMEMEK GÖRMEMEK MÜMKÜN DEĞİL, AMA BAZI ŞEYLERİ YAZMADAN SÖYLEMEDEN ANLAYA BİLİNMELİDİR GÖRÜNEN KÖY ORTADADIR
YAPILAÇAKLAR BİLİNMEKTEDİR HAYDİ KARAR VER VE UYGULA SAYGILARIMLA MEHMET UZUN.

İBRADI (AYDINKENT) TARİHİ ÇOĞRAFYASI NUFUSU EKONOMİSİ VE TURİZM


Tarihi

Psidya sınırları içinde yer alan İbradı’nın kuruluş tarihi tam olarak bilinmiyor. Ancak, İbradı ve çevresinde bulunan kalıntılardan Roma devrine uzandığı tahmin ediliyor Örneğin, İbradı’ya 2 km. mesafede kurulu Ormana Belediyesi ile 7 km. mesafedeki Ürünlü Köyü’ nün arasında Roma dönemi Erimna Antik Kenti’nin kalıntıları mevcuttur. Kentin nekropolü ise Ormana’yı çevreleyen kayalık sırtlardır.

Yine Ormana’ya 11 km. uzaklıkta Çukurviran Köyü çevresinde Helenistik dönemlere ait kalıntılar görülmektedir. İbradı kervan yolunun Kesikbel mevkiinde bulunan Selçuklu Kervansarayı’ndan geriye sadece temel taşları kalmıştır. Evliya Çelebi, ünlü Seyahatname’sinde ibradı’nın 17. Asırda oldukça mamur ve mühim bir belde olduğunu yazar.

Coğrafyası

İlçe doğusunda Beratlı, Trabeza, Kurkur, Çuvallı, Aktepe; batısında Melik, Toka, Geçkar ve Çeçkar, Uluçukur. Kesik; kuzeyinde Zimbit, Obet, Gaydan, Uluçukur, Akpınar, Lök, Pınarcık, Enerli; güneyinde Katara, Karadağ, Akıncı, Kurtgediği dağları ile çevrilmiştir. Gembos ve Gemboğazı ovası İbradı’nın kuzeyinde Dereköy ile Göynem ve İbradı arasındadır. Rakamı 130 metredir. Dağlardan inen sularla dolar göl halini alır. En kuzey ucu Taşköprü, en güney ucun da Başpayam İbradı belidir. Ortası, Ortapayam ve Erilikli adıyla anılır. Kapladığı arazi aynı bir bademi andırır. Bu ovanın genişliği 2 km. uzunluğu 15 km’dir. Bir diğer ova olan Eynif Ovası Toka, Karadağ ve Cimriği Dağları arasındadır. Genişliği Gembos’a yakındır. Üzümcü Ovası ise Başlar Köyü yakınında olup, İbradı’ nın Çukurviran Mahallesi yanındadır. Ekim ve meraya elverişli bir sahadır. Bu üç ovadan ilçede başka küçük çapta ovalar bulunmaktadır.

Ancak İbradı’nın kendisi bir yayladır. Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat’ın İbradı’yı yazlık konaklama yeri olarak kullandığı söylenir. Denizden yüksekliği 950 metre olan İbradı’de yaz aylarında ortalama sıcaklık gündüz 30 derece gece ise 10 derecedir. Nem ise yok denecek kadar az olduğu için insan vücudunda terleme olmaz.

Yöre halkından özellikle hayvancılıktan geçimini temin edenler ise 1200-1500 metre yüksekliğindeki ardıç, sedir ve çam ormanlarıyla kaplı Sütleğen, Söbüce, Sülek, Elmaağacı yaylarına çıkmakta, buraların doğa güzelliğinin yanısıra serin havası ve soğuk kaynak suları ile insanların ilgisini çekmektedir. Çadırlı olarak kamp yapmak için ideal yerler, İbradı - Beyşehir yolu üzerindeki yaylalardır.

Bodamya’dan başlayarak Gümüşdamla’da (Zilan) İbradı konağı adındaki yerde çıkan pınarlardan meydana gelen ve Üzümdere önünden geçtikten sonra Unulla (Ürünlü) ile Menerye arasından geçerek, Manavgat’a inen Manavgat Çayı bölgenin en büyük ırmağıdır. Bu ırmak üzerinde Üzümdere Köyü civarında Gavuryolu denilen yerde başka bir pınar suyunu alarak İbradı Değirmeni yanında epeyce çoğalmış olur. Irmak kenarında zeytin, incir gibi iklime has bitkiler yetişmektedir ve özellikle turistlerin ilgisini çeken Alabalık bulunmaktadır.

İlçde ayrıca turistik yönden önemli yere sahip olan Altınbeşik - Düdensuyu Mağarası vardır.

Nüfusu

2000 yılında yapılan genel nüfus sayımına göre İbradi’nin merkez ilçe nüfusu 6.991, köyler nüfusu ise 3.835′dir.

Ekonomisi

İlçenin dağlık bir bölgede bulunuşu hayvancılık faaliyetlerini geliştirmiştir. En çok beslenen hayvan kıl keçisidir. Tarımsal faaliyetlerde pazara dönük bir üretim yapılmamaktadır. Tahıl ve meyvecilik başlıca yer tutmaktadır. Yüksek kesimlerdeki ormanlardan kesim ve dikim işçiliği yapılmaktadır.

Turizm

İlçede turizm açısından değer taşıyan en önemli varlık 1994 yılında çevresindeki alanla birlikte milli park ilan edilen Altınbeşik Mağarası’dır. Henüz Turizme açılmamış olan mağara bu haliyle bile yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekmektedir.

İlçede Roma devrini ait olduğu tahmin edilen tarihi kalıntılarda bulunmaktadır. Ormana Beldesi Ürünlü Köyü arasında Roma dönemi Erimna Antik Kenti ile Çukurviran Mahallesi civarındaki kalıntılardan söz edilebilir.

İlçenin dağlık coğrafyası kendisine özgü doğal bir turizm potansiyeli oluşturmakta, özellikle safari turları ve günü birlik geziler için uygun bulunmaktadır. Yine İbradı Merkezi’nde 7 adet tarihi konak koruma altına alınarak turizme kazandırılmıştır.

İbradı Antik Melas Irmağının çıkışına yakın dağlık kısımdadır. Vaktiyle Psidya sınırları buraya kadar uzanırdı. Psidya hudutları içinde olan Erimna şehrin meydana getirdiği Ormana Beldesi ile Unulla (Ürünlü) Köyü arasındaki küçük bir tepe üzerinde bazı burç ve sarnıç harabeleri ile çeşitli taşlara rastlanmaktadır. İbradı’nın Çukurviran Soğukoluk ve Kayadibi mevkiilerinde Yunan Kadim devrine ait taş ve yapılara rastlanmaktadır. Eynif ve Kesik Beli yolu üzerinde Bahadır Oluğu Pınarı bir Selçuklu eseridir. Yine bu çevrede Tolhan canlılığını korumaktadır. İlçede 7 adet eski konak (ev) bir adet cami, bir mezarlık, korunması gerekli kültür ve tabiat varlıklarındandır. İbradı Mezarlığı Arkeolojik sit alanı kapsamında, Çukurviran Mahallesi’ndeki anıt mezar, İbradı’daki asırlık Arabastı Kestanesi ağacı da korunması gereken kültür ve tabiat varlıklarındandır.
İBRADI AYDINKENT DÜĞÜNLERİ KIZ İSTEME İbradı'lılar 1900 yılına kadar dışardan kız almadıkları gibi dışarıya da kız vermemişlerdir. Evlenecek erkeğin annesi, teyzesi veya halası ile en yakınlarından iki kadınla birlikte kızı görmeye giderler. Kız annesi buna o anda cevap vermez: düşünelim der. iki üç gün sonra aynı kimseler tekrar giderek cevap almaya geldiklerin söylerler, ev sahibi tarafından misafirlere tatlı ve pembe renkte şerbet ikram edilirse kız verildi demektir. Bundan sonra iki taraf arasında gelip gitmeler çoğalır. Düğünün zamanı, şekli, tarafların birbirlerine verecekleri(dürü) tabir edilen hediyeler tesbit edilir. Kız evi ekseriya, kızı vermeyeceklerini ağızdan söylemek istemezler, buna karşılık ekşi pekmez veya kızılcık şurubu verirler ki, buda kızımızı veremeyeceğimiz anlamına gelir. Dünürcüler bu şerbeti alır, bir yudum içtikten sonra bırakır. Eğer hiç şeker konmamış yani çok ekşi ise kızı vermemekte bütün aile hemfikirdir. Yok biraz şeker konmuş az ekşi ise kızın ya annesi veya babası taraftar değildir anlamına gelir ki bunun çaresi aranırsa bu iş olur anlamına gelmektedir. NİŞAN : Söz kesildikten sonra kız ve oğlan birbirlerine yavuklu olur. Bu durum çok resmidir. Sonra nişan merasimi yapılır. Nişan hediyeleri oğlanevi tarafından hazırlanır ve bütün akrabaları dostları görürler eğer onlarda kıza bir hediye göndereceklerse içine konur ve üzerine etiketi asılır. Nişanda herkes maddi durumuna göre hediye gönderir. Nişan yüzükleri karşılıklı takılırken kaynana, geline küpe sarı lira beşi birlik gibi altında takabilir. Nişanda kızdan başka kimseye hediye gönderilmez. Hazırlanan bu hediyeler küçük bir sandığa konularak belli bir günde kız evine götürülür. Her iki tarafın yakınları, dostları bu merasimde hazır bulunur. KINA GECESİ : Çarşamba günü akşamı oğlanevinden kızevine efeler refakatinde kadınlar gider kızın eline kına yakarlar ve bu esnada karşılıklı türküler söylenerek bir merasim yapılırki buna kına gecesi denir. ibradı'da düğünlerde efe teşkili eski bir adettir. Bunun masrafları oğlanevine aittir. Aynı gece 100-150 kadın kız evine gitmek üzere hazırlanırlar, efeler bunları birbirsayar teslim alır. İki sıra halinde ve efelerin ortasında kız tarafına gidilir. Kadınlar kızın eline kına yaktıktan sonra, kendi aralarında eğlenti tertip ederler ve karşılıklı hazırladıkları türküleri söylerler. Efelerde aşağıda evin önünde oynarlar. Kasabanın bu tip çeşitli oyunları şunlardır: Osmanım Kayadibi Estirir Akyokuş Cezayir Karakabak Çöğreağacı Hisarbaşıdır. Efelerin oyunları zeybek çeşitleridir. Çalgı davul, zurna, deftir. Oyunlar üç veya altı kişilik gruplar halinde oynanır. Hareketleri atlama, durma, baş ve kol kaldırma şeklindedir. KIYAFETLERİ : Başta poşu, sırtta cepken ve yelek, belde kuşak, çizmeler içine sokulmuş kısa pantolon şeklindedir. Beldeki kuşakta mutlaka bıçak, kama veya hançer bulunur. Kızevinde kına yakma merasimi bittikten sonra, getirdikleri kadınları yine sayarak teslim alırlar, onların hepsini oğlanevine teslim ederler. Hiçbiri kız tarafında kalamaz ve yolda evim yakındır diye kafileden ayrılamaz. DÜĞÜN : düğün ekseriya Pazartesi günü başlar, bütün akraba komşular biraraya gelerek yufka ekmek yaparlar. Salı ara günü olup her iki tarafta hazarlıklar devam eder. Bilhassa oğlanevinde misafirlere yemek için hazırlıklara girişilir. Çarşamba günü kına hazırlıklarıyla meşgul olunur. Perşembe gelin alma günüdür. Daha evvelden hir eki taraf mali durumlarına göre bütün akrabalara (dürü) tabir edilen hediyeler gönderilir. Kızın çeyizi Perşembe sabahı oğlan evine gönderilerek odası döşenir, aynı gün dügüşü tabir edilen kadınlardan oluşan topluluğa kaynana başkanlık eder. Eskiden gelin getirme tahtırevan, mahve, at ile yapılırdı. Bugün bu adetler kalkmış gelin taksilerle gelmeye başlamıştır. Eskiden gelin almaya şöyle gidilirdi. Perşembe günü sabahı harmanda atlı cirit oyunu tertiplenir. Kasabanın veya yakın köylerin en gözde atlıları bu oyuna kıtılır, taraflar birbirlerine at üstünde deynek atarak kaçarlar, onu karşı taraftan bir atlı kovalar. Bu oyundan sonra 8 veya 12 kadından ibaret dügüşüler başta kaynana olmak üzere efeler refaketinde ve atlar üzerinde kız evine gidilir. Kaynanan omuzuna bir şaltarak kendini belli ederdi. Öğle yemeği kız evinde yenir, efeler kapı önünde çalgıların nameleri arasında çeşitli oyunlarını göstermeye devam ederlerdi. Yemekten sonra gelin salona veya evlerinin en büyük odasına getirilir. Ortaya bir sandalye konularak oturulur. Etrafındaki sandalyelere gelen dügüşüler oturur ve başlarlar gelini okşamaya (kaynana türkülere iştirak etmez) bu esnada söylenen gelin türkülerinde, düğün anında neler olmuşsa hepsi bunun içinde yer alır. Tarafların varsa en yakın ölüleri dahi bunda anılırdı. Bu merasim bittikten sonra gelin taksiye bindirilir, dügüşülerle beraber oğlan evine götürülür. Gerdekten sonra düğüne son verilir. Ertesi günü güveyi Cuma namazına gider, namazdan sonra kahvede oturur ve tebrikleri kabul eder. Gelin türküleri pek çoktur, bunlara ait örnekler: Kına gecesinde gelini oynatırken söylenen türkülerden Gelin Gelin allı gelin hoş gelin, Ak eline ben olayım tas gelin Kalbindeki tasaları kes gelin Ölmeyince sakın yardan ayrılma Dayanamazlar gelin seni görmeyince Gelin güzel amma azıcık bönce Gelinin beli zekirden ince, Ölmeyince sakın yardan ayrılma Ay ile gün doğdu ucadan (doğudan) Şevki vurdu pencereden bacadan Uykusuz kaldın gelin geçen geceden Ölmeyince sakın yardan ayrılma Bakın gelinimize Ay doğdu evimize Kalaylı sini gibi Kuruldu önümüze Düğünlerde evlenme çağına gelen kızlar oynatılır ve bu esnada çeşitli türküler söylenir. Maşallah yakada bir parlak yıldız Annenin babanın ömründe bir kız Oğlumuz menekşe kızımız nergiz Sünnet vura geldik mübarek ola Dünyalar durdukça pederler dura Dedem arzu ederdi bunu görmedi Büyük halam sılasına ermedi Düğün etmesini içim almadı. Sünnet vura geldik mübarek ola Yarın öğleye kadar emanet dura Maşallah yakada sabah yıldızı Annemin üç idi dört oldu kızı Bozulmaz Allah'ın yazdığı yazı Sünnet vura geldik mübarek ola Mevlam ortalığa düzenlik vere Akran ile girdim yola Selam verdim sağa sola Hayırlı uğurlu ola Buyurda gidelim kızım Evlatlarım iki gözüm [...] Sitesine git

4 Kasım 2007 Pazar

DOĞALGAZ ELEKTRİK ZAMLANDI VATANDAŞ NE YAPSIN

Beş işilik bir ailenin yıllık mutfak ve ısınma masrafı, ekim ve kasım başındaki son iki doğalgaz zammıyla birlikte 420 YTL arttı.

Konutlarda kullanılan doğalgaz fiyatlarına yapılan yüzde 5 ve 22.50 oranındaki zam ile 5 kişilik bir ailenin yıllık doğalgaz faturası 1470 YTL’den 1890 YTL’ye yükseldi. Zamla birlikte doğalgazlı ısıtıcı kullanılarak alınan bir duşun maliyeti de 4 YKr’dan 5 YKr’ye çıktı. Bir demlik çayı ısıtmanın bedeli ise 3.5 YKr’den 5.2 YKr’ye yükseldi.

Yılda 1890 YTL

Konutlara yapılan yüzde 22.50’lik zam Türkiye’de yaşayan ve doğalgaz kullanan ailelerin bütçesini olumsuz yönde etkileyecek. Son iki zamdan önce doğalgaz kullanan 5 kişilik bir aile ısınma ve mutfak için doğalgaza yılda 1470 YTL ödüyordu. Kasım başından itibaren bu aile artık doğalgaz için yılda 1890 YTL ödeyecek. Ağustos ayında yapılan zamdan önce ise bu ailenin yıllık faturası 1250 YTL olarak hesaplanıyordu. Son üç ay içerisinde yapılan üç zamla faturalarda toplam 640 YTL’lik artış yaşanacak.

Sıcak su 193 YTL

Alınan duş başına 5 YKr’lik doğalgaz faturası ilk bakışta çok küçük gibi görünse de, 5 kişilik bir ailede, günde 3 defa duş alındığı varsayılarak yapılan hesaplamaya göre, sıcak suyun altında kalmanın bedeli 160 YTL’den 205 YTL’ye çıkacak. Ağustos ayından önce sıcak suyla duş almanın bedeli 3.5 YKr’ydi. Yıllık fatura ise 138 YTL’yi buluyordu. Doğalgaz fiyatlarına yapılan artış bir demlik çay maliyetlerini de artırdı. Yapılan zamla birlikte bir demlik çayı ısıtmanın bedeli 3.5 YKr’den 5.2 YKr’ye yükseldi. Ağustos ayından önce tüketici bir demlik çayı ısıtmak için 3 YKr ödüyordu.

Zam, bizim de hoşumuza gitmedi ve fazla bulduk." diyen Güler, petrol fiyatları ve döviz kurlarındaki artış sebebiyle zamdan başka çarelerinin kalmadığını söyledi. Enerji Bakanı, fiyatların 6 ve 9 aylık dönemler halinde belirlendiğini, önümüzdeki aylarda indirimin gündeme geleceğini vurgularken, BOTAŞ Genel Müdürü Saltuk Düzyol, 2009 yılının ilk çeyreğinde gaz fiyatının düşebileceğini ifade etti. Zam konusunda en ilginç açıklamalardan biri de Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'dan geldi: "Bunun çıkışı olduğu gibi inişi de olacak."
Doğalgaza ardı ardına yapılan zamlar, yıllardır satışları bitme noktasına gelen sobacıları umutlandırdı. Doğalgaz satıcıları, satışların hareketlenmesini beklediklerini, ancak şu ana kadar herhangi bir talep artışının olmadığını söylüyor.
Doğalgaza geçtiğimiz günlerde yapılan yüzde 22 oranındaki zam, Vatandaşın sobaya yönelmesine neden oldu. Bursalı soba üreticisi Sarıca Soba sahibi Hüseyin Ataman, zamlar nedeniyle Vatandaşların soba kullanmaya yöneleceği umudu içerisinde olduklarını söyledi. Sobaya olan talebin her geçen gün azaldığını vurgulayan Ataman, kendilerinin yurt dışına ihracat yaparak ayakta durduklarını anlattı. Ataman, doğalgaz zamlarının ardından sobaya olan talebin artmasıyla biraz olsun nefes almak istediklerini dile getirdi. Soba fiyatlarının 75 ila 150 YTL arasında değiştiğini belirten Ataman, özellikle gelir düzeyi düşük kesimlerin sobaya yöneleceğini umduklarını kaydetti.
Elektrik zammı fena çarpacak!
03.11.2008

Doğalgazdan sonra zam sırası elektrikte. Doğalgaz santrallerinin üretimdeki payı kış aylarında artacağı için son iki aydaki doğalgaz zamlarının elektriğe yansıması da yüksek olacak. Yetkililer, çift haneli elektrik zammının artık kesinleştiğini söylüyor