Popüler Yayınlar

19 Aralık 2008 Cuma

YAŞLANMAYI YAVAŞLATIN


Dikkat! Yedikleriniz sizi yaşlandırıyor...
Bu besinler yaşlanmayı yüzde 70 yavaşlatıyor.
Genç kalmak istiyorsanız, işe beslenme düzeninizi değiştirerek başlayabilirsiniz. Yaşlanmada kalıtımın, çevresel faktörlerin ve yaşam şeklinin önemli bir yeri var. Ancak çevresel faktörler ve yaşam şekli bu sürecin neredeyse yüzde 70'ini etkiler.

Kalıtımsal özellikleri henüz kontrol edemediğimize göre çevresel faktörleri ve yaşam tarzını kontrol etmek önemli. Böylece genç kalmayı sağlayabiliriz. VKV Amerikan Hastanesi Uzman Diyetisyen Tuğçe Aytulu "Genç ve sağlıklı kalmak için beslenmenize dikkat edin" diyor ve aşağıdaki önerilere uymanızı tavsiye ediyor:
Her gün beş porsiyon meyve ve sebze yiyin. Bunun bir kısmını taze ve çiğ olarak tüketin.
Günlük beslenmenizde daha az yağ kullanmak koşuluyla az miktarda badem, ceviz, fındık yiyebilirsiniz.
Kızartılmış ve kavrulmuş yiyeceklerden uzak durun,
Günde 2-2,5 litre su için.
Haftada iki kez balık yemeye çalışın.

16 Aralık 2008 Salı

2009 YILI TÜM MÜSLÜMAN VE TÜRK MİLLETİNE SAĞLIK MUTLULUK BEREKET GETİRSİN




Yaşamın kaynağı .Sevgi ise sevgi bir tutku, tutku bir amaç, amaç bir şeyleri birileriyle paylaşmaksa, paylaşmak dostluk, dostluk hatırlamaksa eğer hep aklımdasınız! Yeni yılda da dostluğumuzun daha da pekişmesi ve ebedi olması dileğimle daha nice mutlu yıllara!
Mutluluk bankasının sevgi şubesinde, 2009 no'lu hesabınıza, 365 gün daha yatırılmıştır. Mutlu bir şekilde harcamanız dileğiyle.. MUTLU YILLAR...
Yine yeni bir yıl var kapımızda. 2009 yılına gireceğimiz şu günlerde istediğiniz her şeyin gerçekleşmesi dileğiyle. Geleceğinizi oluşturacak her yeni gün bir önceki günden daha güzel, isteklerinize uygun ve sizi mutlu edecek şekilde olsun! İyi Seneler!
YENİ YILDA; Hayatı tutabilmek, Sevgiyi kaçırmamak, Keşke dememek için düşlerini ikiyle çarp bu kez... Ve onları gerçekleştirecek zamanı ayır kendine... MUTLU YILLAR!!
2007 yılı acılarımızla, sevinçlerimizle geride kalacak. 2009 daha fazla umut, daha fazla sevinç, daha fazla mutluluk getirsin. Yaşamında güzel yıllar, mutlu yarınlar, gerçek dostluklar hep seninle olsun. Yeni yılın sana ve tüm sevdiklerine sağlık, mutluluk, neşe, başarı, bolca para, sevgi ve huzur getirmesini dilerim. Mutlu Yıllar!!
Bembeyaz yağan kar, ne yaşanmışsa yaşansın örter geçmişin hatalarını... Yeni bir gelecek sunar bize ve yeni bir başlangıç... Yeni yılın tüm insanlığa ve ülkemize barış, mutluluk getirmesi dileğiyle yeni yılınızı kutlarım. Her şey gönlünüzce olsun!
2009 yılı öyle bir yıl olsun ki, 2008yılının tüm olumsuzluklarını bize unutturabilsin.. İsteklerimizin gerçekleşeceği bir yıl dileğiyle..
Yeni bir yıla girerken sevgi ve barış diliyorum. Savaşların, acıların ve felaketlerin, geçip giden koca bir yıl gibi geride kalması umuduyla.. Nice Yıllara!
Kardeşliğin doğduğu, sevgilerin birleştiği, belki durgun, belki yorgun, yine de mutlu, yine de umutlu, yine de sevgi dolu nice yıllara!
2009 yılında da hiç ümitsiz kalmaman ve hayallerine kavuşman dileğimle. İyi ve sağlıklı seneler!
Yeni yıl bizlere kutlu olsun.. Yeni yıl sizlere de kutlu olsun.. Sağlık, başarı ve mutluluk dolu olsun..
Yeni yılda, her şeyin gönlünüzce olmasını diler, tüm beklentilerinizin gerçekleşmesini temenni ederim. Mutlu yıllar...
En kötü günümüz hiç gülmediğimiz gündür. Yeni yılın dolu dolu ve geniş en içten gülümsemelerle dolu geçmesi dileğiyle mutlu yıllar..
Yeni yılın sana neşe ve mutluluk getirmesi dileğiyle ..en içten sevgilerimle..
Daha iyi yıllara, hep birlikte, elele.. MUTLU YILLAR !!!

Şeker gibi tatlı, rüya gibi güzel bir yıl geçirmenizi diliyorum.. iyi yıllar

15 Kasım 2008 Cumartesi

YENİDEN BAŞLAMAK HAYATA YENİDEN BAŞLAMAK (Hayatı Yeniden Yaşayabilseydim)



HAYATIM ANTALYA İBRADI (AYDINKENT) İLÇESİ VE KONYA İLİNDE YAŞAMAKLA GEÇİYOR.....

Eğer hayatımı yeni baştan yaşayabilseydim o yaşamda daha çok hata yapardım.

O kadar mükemmel olmaya çalışmazdım... daha çok dinlenirdim.

Bu yaşamda, onca ciddiyetin arasında yapamadığım kadar eğlenirdim. o kadar temiz kalmazdım.

Daha fazla riskler göze alır,

Daha çok gezer,

Daha çok günbatımı seyrederdim,

Daha çok dağa tırmanır,

Daha çok nehirde yüzerdim gitmediğim daha çok yere giderdim.

Daha çok dondurma, daha az bezelye yerdim.

Daha çok gerçek sorunlarım, daha az sanal sorunlarım olurdu.

Ben yaşamın her dakikasını gerçekçi ve kitabına uygun yaşayan insanlardan biriydim.

Elbette mutluluk anlarım da oldu. ama geriye dönüp, baştan başlayabilseydim çok daha fazla iyi anlarım olurdu.

Çünkü, eğer bilmiyorsanız, yaşam bundan ibarettir, anlar, yalnızca anlar...
"şimdi"yi sakın kaçırma.

Ben, yanında, termometre, bir şişe su ve paraşüt olmaksızın asla bir yere gidemeyen insanlardan biriydim.

Eğer hayatımı yeniden yaşayabilseydim, çok daha hafif gezerdim.

Eğer hayatımı yeniden yaşayabilseydim, baharın başlamasıyla birlikte ayakkabısız yürümeye başlar, sonbahar bitimine değin çıplak ayakla devam ederdim.

Bilinmeyen daha çok yola sapar, güneşin doğuşunu daha çok seyreder, daha çok çocukla oynardım yalnızca bu yaşamda bir şansım daha olsaydı.

Gel gör ki, işte 49 yaşındayım ve biliyorum ki, artık bir gün öleceğim........

9 Kasım 2008 Pazar

KIZILCIĞIN KAHANETLERİ


Bu ağacın kendi de meyvesi de şifa kaynağı
Uyuyamayan ve böbreğinde taş olanlar mutlaka için.
Uzmanlar kızılcık meyvesinin yaprağı, ağacının kökü, gövdesi ve kabuğuyla adeta bir şifa kaynağı olduğunu, kızılcık meyvesinin yaşam kalitesini yükselttiğini ve uyku problemi yaşayanlara iyi geldiğini vurguladı. Hava karardıktan sonra beyinde salgılanan melatonin adlı hormonun yaşam ritmini arttırdığına dikkat çeken uzmanlar bu hormon eksikliğini yaşayan kişilerin melatonin ilaç takviyesi yapabileceğini kaydetti. İşte uzmanların dilinden kızılcık meyvesinin faydaları:

"Melatonin ilaçlarının bir çoğu kızılcıktan yapılır. Uyku sorunları olan kişiler gece yatmadan önce bir bardak kızılcık suyu içmelidir. Kan pıhtılaşmasını düzenler. Kızılcık kabuğu ateş düşürücü ve güçlü bir ishal kesicidir. Özellikle idrar yolu enfeksiyonu geçiren bayanların bu sorununa yardımcı olur. İdrardaki asit miktarını arttırır, böbrek taşlarının tedavisinde kullanılır. İdrardaki ağır kokuları da giderir." MEHMET UZUN İBRADI ANTALYA TÜRKİYE ASYA AVRUPA DÜNYA

14 Ekim 2008 Salı

Reçel kanser hücrelerini engelliyor


Reçel kanser hücrelerini engelliyor
Yapılan araştırmalar, reçelin kanseri önlemede önemli rol üstlendiğini ortaya koydu.
içinde bulunan 'pektin' isimli madde kanser hücrelerinin oluşumunu hızlandıran 'galektin-3 (gal 3)' proteinini çepeçevre sararak kanser hücresi oluşumunu yok ediyor.
Norveç'teki Gıda Araştırmaları Profesörü Vic Morris de bu tezi onaylayarak reçelin kanseri alt ettiğini onayladı. Konuyla ilgili olarak:
"Reçel yerseniz faydasını göreceğinize inanıyorum" yorumunu yapıyor.
Pektin tozunun ayrıca prostat kanseri hücrelerini de öldürdüğü son araştırmalarda ortaya çıkan sonuçlar arasında yer alıyor.
Bu ürünü kahvaltınızdan eksik etmeyin
Prostat, kolon ve akciğer kanserine karşı çok etkili...
İngiliz bilim adamları reçel ve jöle yapımında kullanılan pektin maddesinin pek çok kanser türünün ilerlemesine engel olduğunu ortaya çıkardı. İngiliz Gıda Araştırması Enstitüsü’nün gerçekleştirdiği çalışmaya göre pektin, vücuda prostat, kolon ve akciğer kanser hücrelerini büyük oranda öldüren moleküler parçacacıklar salıyor.
Pektin bu sayede kanserin vücutta ilerlemesine de engel oluyor. Uzmanlar bol şekerli olduğu için reçel ve jöle tüketiminde dikkatli olunması uyarısında da buluyor. Pektin’in ayva gibi bazı meyvelerde de bulunduğuna dikkat çekiliyor.

7 Ekim 2008 Salı

2008 SONBAHAR MEHMET UZUN ( KONYA )




Depresyon mevsimi: Sonbahar
Yaz rahatlığının yerini çalışma yükümlülüğüne bırakması, günlerin kısalması, havaların serinlemesiyle ortaya çıkan, "libido azalması, sıkıntılı, çaresiz, neşesiz, sinirli ruh hali, uykusuzluk, yorgun ve bitkin uyanmaya"nın sonbahar depresyonunun habercisi

Yaz rahatlığının yerini çalışma yükümlülüğüne bırakmasıyla sosyal yaşama adapte olma zorunluluğu insanlarda ruhsal sorunlar yaratabiliyor. Günler kısalıyor, yapraklar dökülüyor, güneş daha az görünüyor, havalar serinliyor, iş hayatı, okul hayatı derken insanlar "sonbahar depresyonu" giriyor.

Psikiyatrist Doç.Dr. Arif Verimli, sonbahar-kış aylarında kimi insanlarda negatif duyguların ön plana çıkabildiğini, depresyon gibi hastalıklarda ise artış görülebildiğini söyledi. "Ruh hali" denildiğinde daha çok insanın duygu durumunun anlaşıldığını belirten Verimli, kış aylarına girmeye başlanılan sonbahar aylarında genellikle insanların, kendilerini isteksiz, yorgun, yeterince dinlenmemiş hissettiklerini kaydetti.

Verimli, sonbahar aylarında, yeniden gürültülü bir çalışma hayatına girecek insanların isteksizliğine "sonbahar depresyonu" denildiğini söyledi. Doç.Dr. Verimli, toplumda genciyle, yaşlısıyla, çalışanı ve çalışmayanıyla fazla bir enerji harcama, gerginlikle birlikte biraz daha neşe kaybı görüldüğünü belirtti. Verimli, yazın parlak güneş ışığının yavaş yavaş kaybolmaya başlaması ve günlerin kısalmasının bu depresyonun yaşanmasında etkili olduğunu dile getirdi.
Cinsel istek azalması, sıkıntılı, çaresiz, neşesiz, sinirli ruh hali, boşluktaymış hissi, uykusuzluk çekme, yorgun ve bitkin uyanma, davranışlarda yavaşlama duygusunu depresyonun belirtileri arasında sayan Verimli, özellikle sonbahar aylarında bu belirtilere daha sık rastlandığını, kimi insanların ise "sonbahardan sonbahara" depresyona girdiğini, bunların sayısının ise az olduğunu vurguladı. Doç. Dr. Verimli, genellikle insanların kışın getirdiği zorluklarla ilgili zihinsel uğraşlara başladığı bu dönemden kadınların daha çok etkilendiğini ifade etti. Arif Verimli, bu ruhsal durumdan sıyrılabilmek için ciddi zihinsel yenilenme yapılması gerektiğini söyledi.

18 Eylül 2008 Perşembe

ÖLÜMÜN EŞİĞİNE GELİNEN ANDAKİ DENEYİMLER


İngiltere ve ABD'deki doktorlar, ölümün eşiğine gelinen andaki deneyimleri anlamak için, kalp krizi geçiren hastalar üzerinde büyük bir araştırma başlatıyor.
Bu iki ülkenin 25 hastanesindeki doktorlar, kalbi veya beyin faaliyetleri geçici olarak durmuş insanların "beden dışı" deneyimler geçirip geçirmediğini anlamak için 1500 kişi üzerinde çalışacak.
Southampton Üniversitesinin koordine ettiği araştırmanın 3 yıl sürmesi bekleniyor.
Bu tür deneyimler yaşadıklarını söyleyen bazı insanlar, o anda bir tünel veya parlak bir ışık gördüklerini, bazıları da hastanede başlarında bekleyen tıp personelini kuşbakışı gördüklerini anlatıyor.
Araştırmanın başkanlığını yürüten Dr. Sam Parnia, "Beyin durduktan sonra bilincin devam ettiğini gösterebilirseniz, bu bizi bilincin ayrı bir varlık olduğu olasılığına götürür. Bunun olduğu birçok vaka bulabileceğimizi zannetmiyoruz, ancak açık fikirli olmak durumundayız. Bu şimdi bilimsel araştırmaya konu olacak bir gizem" dedi.
Yoğun bakım doktoru olan ve ölümün eşiğindeki deneyimlerin yeterince araştırılmadığını düşünen Parnia, "Yaygın inanışın aksine ölüm belli bir an değildir. Aksine, kalp atışları durduğunda, akciğerler çalışmamaya başlad ığında ve beyin fonksiyonları bittiğinde başlayan bir süreç, 'kardiak arrest' diye tabir edilen bir tıbbi durumdur" dedi.
Parnia, "Kardiak arrest esnasında ölümün 3 kriterinin tümü vardır. Bunu, kalbin yeniden çalıştırılması ve ölüm sürecinin tersine çevrilmesi çabalarının başarıyla sonuçlanabildiği birkaç saniyeden bir saate kadar sürebilen bir dönem takip eder. İnsanların bu kardiak arrest döneminde geçirdikleri deneyimler, ölüm sürecinde hepimizin geçirmesi muhtemel deneyimi anlamada eşsiz bir pencere açmaktadır" diye anlattı.

27 Ağustos 2008 Çarşamba

24 SAAT BOYUNCA TANSİYONU RAYINA OTURTAN GIDA - M.UZUN

24 SAAT BOYUNCA TANSİYONU RAYINA OTURTAN GIDA
1 bardak için, tansiyon ilacı kullanmayın
Günde bir bardak kırmızı pancar suyunun 24 saat boyunca tansiyonu düzenlediği ortaya çıktı.

24 saat boyunca tansiyonu rayına oturtan gıda...

Uzmanlar, “Tansiyonunuz varsa günde bir bardak pancar suyu için, tansiyon ilacı içmenize gerek kalmaz” uyarısında bulundu.

Bu konuda yapılan çalışmada bir bardak kırmızı pancar suyunu içen gönüllülerin yüksek olan tansiyonunun bir saat sonra düştüğü, kırmızı pancar suyunun kan basıncını düşürücü etkisinin 3-4 saat içinde zirveye çıktığı ve 24 saat boyunca devam ettiği saptandı.

20 Ağustos 2008 Çarşamba

EVET 2008 İBRADI ÜZÜM BAYRAMINI KAYMAKAMLIK ÜSTLENMELİ (üZÜM FESTİVALİNE ARA VERİLMEMELİ)



ÜZÜM BAYRAMINI KAYMAKAMLIK ÜSTLENMELİ

İbradı İlçesi'nde bu yıl kacıncı.'si düzenlenmesi beklenen Geleneksel ibradı Üzüm Bayramı, gerçekleştirilirken birçok etkinlikle festival havası içerisinde (2008 ibradı üzüm bayramı ibradıya yakışır şekilde kutlanmalıdır)


”İbradı Üzüm Bayramı (Gelmiş Neyime)” şeklinde olmamalı. Hatırlanacağı üzere geçen yıl üzüm bayramını “su kesintileri , vs nedenlerle biraz sönük olması” Bu yıl daha iyi olmasını bekliyoruz aynı sıkıntı bu yıl yaşanmamalı. Üzüm Bayramının Kıymetli Bld Belediye başkanımız kaymakamımız Bu Bayramda öncü olmalılar gayretlerinden dolayı teşekkür ederiz. ibradılı Üreticilerinin kronikleşen sorunlarından söz etmeye gerek yok biliniyor çözümü konusunda da şunu ifâde ediyorum ki herkez elini taştın altına koymalı.
Geçen yılın hasat mevsiminde, yağışların yeterli gitmesi neticesinde rekolte ve kalite yakalandığından dolayı muhtemel bir pazar sorunu da yaşanmamıştı. Bu yılın üzüm hasadı da üreticilerimizden aldığımız intibaa göre maşallah, geçen yıldan pek geride değil. Üreticilerimiz adına memnuniyetimizi ifade edelim.
Gelelim Üzüm Bayramına… Üzüm Bayramını tartışmak abesle iştigal etmek anlamına gelebilir. Böyle bir faaliyetin hem ekonomik, hem kültürel hem sosyal hem de eğitim boyutlarının olduğunu, en azından olması gerektiğini hatırlayalım lütfen… Ancak bütün bu beklentileri karşılamaktan uzak ve dostlar alış verişte, af edersiniz “konserde görsün” mesabesinde, yasak savmak niteliğinde bir üzüm bayramına şâhid olmamalıyız.. Popüler bir sözde “sanatçı” getirilir, bir konser tertip edilir. üzüm güzeli seçilir, en iyi üzüm üreticileri de bu meyanda ödüllendirilir bir üzüm bayramı daha idrak edilmiş olur Hemşeriler toplanır bu vesile ile hoşça bir vakit geçirmiş olurlar. “gerçek böyle değilmi ? ” elbette ama biraz daha gayret nerde sponsorlar nerede yerel televizyonlardan canlı yayın nerede yöresel sanatçılar oyuncular ? Ne var ki diğer ilgili kurumlar olup biten karşısında “seyirci kalmayı” tercih ederken, Belediye Başkanının (Muharrem KAYA’NIN) tek başına böyle bir organizasyonu buraya kadar taşıması İbradı adına, üzüm üreticileri adına kutlanması gereken bir başarıdır.
Kabul edelim ki üzüm bayramı kurumlar arasında sağlanan iyi bir işbirliği zemininde kutlanır, bütün şehir üzüm bayramı havasını teneffüs eder. BiLMELİYİZKİ üzüm bayramına ara verilebilir, buda İbradının geri gitmesi demektir ???????????, İbradılı varlıklı hemşerilerimizin böylesine önemli olan bir faaliyeti görmezden gelmemelidir. yok saymamalıdır. Öncelikle belirtelim ki bu olumsuz tavır ve anlayış; “İBRADI Sevdalısı HEMŞERİLERİMİZ” duruşuna yakışmıyor. İbradı sevdalısı olmak, kişilere ve kurumlara taassupla yaklaşılmasına müsaade etmez. İbradının buna ihtiyacı yok. İşin bu tarafını pek uzatmayalım.
İbradı adına yakışır şekilde bir üzüm bayramı kutlama dileğiyle.
Böyle bir etkinlikte gecede yeni kurulan polis polis teşkilatı dahil herkez görev almalıdır tüm hemşerilerim.

24 Temmuz 2008 Perşembe

30 dakikada damarları açan çay

30 dakikada damarları açan çay
Günde bir fincanla tansiyonunuzu dengeleyin.

Haber Tarihi: 24 Temmuz 2008Kategori: SağlıkYorum Sayısı: 0Okunma Sayısı: 3570Haber Puan: 4
1 2 3 4 5 Günde bir bardak yeşil çayın damarları hızla açarak kalp sağlığına önemli katkıda bulunduğu bildirildi.

Daily Mail'in internet sitesinde yayımladığı yeni bir araştırmaya göre, bir bardak yeşil çay 30 dakika içinde omuzlardan bileklere giden damarları yüzde 4 oranında genişleterek, kanın pıhtılaşma riskini azaltıyor.

Akina Tıp Okulu kardiyoloji bölümünden Dr. Nicholas Aleksopulos'la ekibi, omuzdan bileğe uzanan ve vücuttaki kan akışının iyi bir göstergesi olan brakiyal (koldaki) damarların, bazı sıvılar alındığındaki durumunu ultrasonla inceledi. Bir grup sağlıklı deneğe yeşil çay, kafein ve sıcak su verildi. Her bir sıvıyı aldıktan sonra deneklerin brakiyal damarlarının durumuna bakıldı.

PIHTILAŞMAYI ÖNLÜYOR

Araştırmacılar, deneklerin yeşil çay içmelerinden 30 dakika sonra damarların yüzde 4 oranında genişlediğini, kafein ve sıcak suyun bu etkiyi göstemediğini tespit etti. Araştırma, European Journal of Cardiovascular Prevention and Rehabilitation'da yayınlandı. Damarların genişlemesi, kan damarlarını saran hücrelerden oluşan ve pıhtılaşmayı önleyen endotelyumun daha iyi işlemesini sağlıyor.

TANSİYONA İYİ GELİYOR

Daha önceki araştırmalar, siyah çayın endotelyumun kısa ve uzun dönemli performansını artırdığını göstermişti. Ancak ilk kez yeşil çayın geniş damarlar üzerinde kısa dönemde yararlı etkisi olduğu belirlendi. Bir başka araştırma da yeşil çayın sigara tiryakilerinde endotelyal fonksiyon bozukluğunu ortadan kaldırdığı saptanmıştı. Bunun yanı sıra yeşil çayın kötü kolesterolü ve yüksek tansiyonu düşürmede etkisi olduğu da belirlenmişti. Siyah çay tüketime sunulmadan önce işlemden geçirildiği için, yararlı antioksidanlar olan flavonoidlerin etkisi yüzde 90'a varan oranda azalıyor.

22 Temmuz 2008 Salı

Çürük dişe dolgu tarihe karışacak (tıp ilerliyor)

Çürük dişe dolgu tarihe karışacak
Çürük dişe dolgu tarihe karışacak! Diş çürüğünün üzerine bir solüsyon sürülecek, diş oyulmadan kendini tedavi edecek! Yeni bir tür gargara da diş fırçalamayı tarihe karıştıracakBU BULUŞ TARİHE GEÇECEK

Diş hekimliğinde yapılan iki yeni buluş, çürüyen dişin oyularak dolgu yapılması operasyonu ile plaklardan korumak için dişlerin fırçalanmasını gereksiz hale getirecek.


Leeds Diş Enstitüsü bilim adamları, vücudun yeni dişleri oluştururken izlediği yolu taklit edebilen bir solüsyon geliştirdi. Dişlerin dolgu yapmadan tedavi edilmesi, yeni bir protein sayesinde mümkün olacak. Uzmanlar araştırmalarında bu proteinin diş minesi üzerinde bir tür yapı kalıbı oluşturduğu ve içine gerekli mineralleri topladığını tespit etti.


Bu durumda söz konusu proteini içeren bir solüsyon erken aşamadaki diş çürüğü üzerine sürülecek ve minerallerin toplanmasıyla diş, yeniden sağlıklı hale gelecek. Böylelikle dişin oyularak dolgu yapılmasına gerek kalmayacak ve diş doğal yollardan tedavi edilmiş olacak.


Yakın gelecekte...


Aynı araştırmacıların öteki buluşu da ışıkla temasa geldiğinde plak oluşumuna yol açan bakterileri öldüren bir gargara oldu. Gargara , bakterileri cezbeden bir molekül. Molekül bakteri tarafından emildikten sonra parlak ışığa maruz kalınca aktive oluyor ve bakteriyi patlatıyor.


Bilim adamları, gargaranın 3 yıl, dolgusuz diş tedavisinin de 5 yıl içinde mümkün olacağını

Domates yemek için beş neden (M.Uzun)

Domates, içeriğinde bulunan A ve C vitaminleri, folik asit, potasyum, gıda lifi ve antioksidanlar sayesinde hayatımızın vazgeçilmez besinlerinden biri.
Kulağa ilginç geliyor olsa da, domates bazen derdi ve tasayı silip götürebilir. Domatesin içeriğinde bulunan A ve C vitaminleri, folik asit, potasyum, gıda lifi ve antioksidanların yararları tartışılamaz. Organik domatesler, bazı kimyasallardan arınarak yetiştirildiği için, daha fazla flavonoit içerirler. Aynı zamanda antiviral (virüslerin zararlı etkilerini önleyen) özellikleri bulunur. Aşağıdaki beş maddede neden domates yemeniz gerektiği açıklanıyor:
Cildinizi korur
Domatesin kabuğunun, cildinize güneş koruyucu krem etkisi sağladığını biliyor muydunuz? Yapılan bir araştırmada, güneş yanıklarından şikâyetçi ve güneşe karşı hassas cilde sahip olan bir grubun günlük beslenmelerine domates eklendi. Akdeniz’de yaygın olan bu tarz beslenme düzenini uygulayanların ciltlerinin, 10 hafta sonunda güneşin UV ışınlarına karşı daha güçlü bir hal aldığı belirlendi.
Yaşlanmaya karşı savaşır
Domateslerin, serbest radikalleri önleyici likopen ve beta karoten içerdiği biliniyor. Bazı hücrelerde, serbest radikaller DNA ya yüzde 42’ye varan hasarlar verir. Domatesin her zaman az miktarda zeytinyağı ile birlikte tüketilmesi tavsiye edilir. Bu şekilde vücudun yaşlanmaya karşı daha güçlü bir hale gelir.
Kan basıncını düşürür
Domates kan basıncını düşürmeye yarar. Hipertansiyondan şikâyetçi bir grup hasta üzerinde yapılan bir araştırmada, hastaların günlük besinlerine domates eklendi. Sekiz hafta süren araştırmada her gün domates tüketen hastaların sistolik kan basıncınca 10 derece ve diyastolik kan basıncı değerlerinin de dört derece düştüğü gözlendi.
Gribi önler
Karotenler (likopen ve beta karoten) gibi sebze ve meyvelerden elde edilen koruyucu pigment değerleri düşük olan insanların, her gün domates tüketmesi önerilir. Bakteri ve virüslerle savaşmaya yardımcı olan karoten bileşikleri çok önemlidir. Günlük domates ihtiyacınızı bir bardak domates suyu ile giderebilirsiniz. Göreceksiniz, soğuk algınlığı ve gribe karşı vücudunuz çok daha dirençli olacaktır.
Kolesterolü kontrol eder
Günde bir domates, sizin kalp ve damar sorunlarınıza karşı olan savaşınızda en güçlü dostunuz olabilir. Her gün domates yemeye başladıktan sonraki dört hafta içerisinde HDL kolesterol seviyeniz yüzde 15 artar, bununla beraber LDL kolesterol seviyeniz düşer.

17 Temmuz 2008 Perşembe

DÜNYA DÖNÜYOR SEN NE DERSEN DE HAYAT GEÇİYOR FARKETMESENDE

!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

Sen gülerken yanındakilerde güler ama ağlarken yalnız ağlarsın onun için öyle bir ağaca yaslan ki asla yıkılmasın öyle bir dost edin ki seni asla bırakmasın.

****************************
/////////////////////////////

♥ Başkalarına kendinden fazla değer verme. Ya onu kaybedersin, ya da kendini mahvedersin. Terk edenden alınacak en büyük intikam , ona kupkuru, sevgisiz gözlerle bakmaktır.

&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&

Mehmet UZUN

14 Temmuz 2008 Pazartesi

YAZ TATİLİ YAPSAK AMA NERDE İBRADI AYDINKENT ÜZÜM FESTİVALİ ibradı belediyesi ( bld ) 2008 üzüm festivali düzenlemelidir



TATİL YAPMAK HER İNSAN İÇİN İHTİYAÇTIR MUTLAKA ÇALIŞMAMIZ GEREKTİĞİ GİBİ TATİL
YAPMAMIZDA GEREKLİDİR.

GELENEKSEL İBRADI ÜZÜM FESTİVALİ HER YIL OLDUĞU GİBİ BU YILDA YAPILMALIDIR.
DEĞERLİ HEMŞERİLERİMİZİ, BU VESİLE İLE TEKRAR GÖRÜŞME İMKANI DOĞMAKTADIR BİR ARAYA GELEREK İBRADI ADINI DUYURMAK ÖRF ADET VE GELENEK GÖRENEKLERİ YAŞATMAK, İÇİN BU GİBİ
ETKİNLİKLERE İHTİYAÇ DUYULMAKTADIR.

2 Temmuz 2008 Çarşamba

ŞİVLİLİK (REGAİB KANDİLİ)


şivliliğin ne olduğunu bilmeyenlere bilgi:
Regaib kandili'nin gündüzü şivlilik günüdür. Konyalılar bir kaç gün önceden çocuklara verecekleri hediyeleri, fenerleri alıp hazırlanırlar. Bu günlerde çarşı-pazarda şivlilik alışverişi yapan insanlar görürsünüz hep.
Kutlamanın iki aşaması vardır. Birinci aşama bir gün önce akşamleyin fener alayı düzenlenmesi, ertesi günü de şivlilik. Çocuklar akşamleyin ellerinde fenerlerle sokağa çıkarlar. Gruplar halinde gezerler. Ayrıca bazan odukça büyük olan ateşler yakıp üzerinden atlar, çevresinde oynarlar. Ertesi gün ise daha heyecanlıdır. ellerine torbalar alıp gruplar halinde kapı kapı dolaşarak şekerleme, çikolata, kuruyemiş vs toplarlar. Ben çocoukken bir tekerleme söylerdik ama sanırım günümüzün çocukları unutmuş bunu. Artık duymuyorum.

"Şivli şivli şişirdi, erken kalkan pişirdi.
İki çörek, bi börek bize şivlilik gerek. Şivliliiiiiiiiiiiik"

Bu arada hanımlar bişi denen mayalı hamurun yağda kızartılmasıyla yapılmış lezzetli çörekler yapıp komşularına dağıtırlar.
Toplanan yiyeceklerin evde tasnifi ve daha lezetli olanların yenmesi vs ayrı bir heyecan kaynağıdır çocuklar için. (Bazıları mide fesadı geçirse de!)

1 Temmuz 2008 Salı

12 Mayıs 2008 Pazartesi

Mehmet UZUN İBRADI HATIRALAR (RESİMLER)







İBRADI HATIRASI RESİMLER (ibradı aydınkent sağlık mutluluk güzellik esenlik)'!^+%&/()=?_

22 Nisan 2008 Salı

İBRADI KANALİZASYON ÇALIŞMASI YAPILIYOR POLİS TEŞKİLATI KURULUYOR.

İbradı'ya Polis Teşkilatı Kuruluyor

Resmi büyütmek için tıklayın Antalya'nın İbradı İlçesine Daha Önce Kurulması Gündeme Gelen Polis Teşkilatının Kurulması İçin Çalışmalar Son Safhaya Geldi.


Antalya'nın İbradı ilçesine daha önce kurulması gündeme gelen Polis teşkilatının kurulması için çalışmalar son safhaya geldi.
Antalya'nın polis teşkilatı olmayan tek ilçesi olan İbradı halkı heyecanla polisin gelmesini beklemeye başladı. Polis teşkilatına hizmet binası için yer bakmaya gelen İl Emniyet Müdür Yardımcısı Sadettin Zımba, İl Emniyet Şube Müdürleri Mustafa Arıkan, Ertan Özkal ve polis kurmayları İbradı Kaymakamı Atay Uslu'yu makamında ziyaret ettiler ve görüş alışverişinde bulundular. Yer bakmaya gelen Emniyet Müdürlüğü yetkilileri Kaymakam Atay Uslu ve İbradı Belediye Başkanı Muharrem Kaya ile birlikte hizmet binası için yer baktılar.
29 kasım 2007 başlangıç
Antalya’nın İbradı ilçesinin kanalizasyon inşaatı çalışmaları başladı
İbradı ilçesinde geçtiğimiz yıl ihalesi yapılan Esen İnşaat Limitet Şirketi tarafından ihalede alınan ve yapım çalışmalarına başlanan kanalizasyonun inşaatının başlaması ilçede sevinçle karşılandı.
Kanalizasyonun bitiş yeri ve arıtmanın yapılması planlanan Ormana yolu üzerindeki bölümden başlanan kazı ve büzlerin yerleştirme çalışmaları hızla devam ediyor. 4 yüz günde tamamlanması planlanan kanalizasyonun inşaatı tamamlanınca ilçenin kanalizasyon sorunu da bitecek.

9 Nisan 2008 Çarşamba

2008 BAHAR GELDİ BAĞLAR DAĞLAR OVALAR YAYLALAR ÇİÇEKLERLE BEZENDİ GÜZELLEŞTİ HAYDİ İBRADIYA HAYDİ GEZİYE





GELİNCİK (Papaver)

Ömürlü gelincik şekil itibariyle benzese de bildiğimiz gelincikten çok farklıdır. Bir metreye varan sapların üzerinde açan kâse iriliğindeki çiçekleriyle göreni şaşırtır. Çiçekleri kırmızının yanı sıra portakal,yavruağzı,beyaz ve pembe tonlarında da açar. Güneşli bahçelerde kolayca yetişir.

Tohumları mayısta gübreli toprağa serpilir. Hafifçe bastırılıp sulanır. Çıkan fideler eylülde şaşırtılır.Yerinde de bırakılabilir. Yaprakları rozet şeklinde büyür. Kenarları dişli,sivri uçlu yaprakları dikenimsi tüylerle kaplıdır. Fideler ertesi yıl mayıstan itibaren açmaya başlarlar.

Drenajı iyi ve toprağı ağır olmayan bahçelerde yıllarca yaşar. Her yıl sonbaharda köklü fideler sık yerlerinden ayrılarak çoğaltılabilir. Bitkinin çiçekleri tamamen geçtikten sonra, saplar ve yapraklar toprağa yakın bir yerden kesilir. Tohum kafaları kurutularak çiçek aranjmanlarında kullanılabilir. Yaz sonuna doğru yapraklar yeniden görünür. Sonbaharda köklerin çevresine gübre konarak besin takviyesi yapılır.

Bahar ve yaz aylarında düzenli sulanmalıdır.
Floks ömürlü ve mevsimlik bir çok çeşide sahiptir. Güneş veya yarı gölgede yetişir. Saksıya da dikilebilir. Çiçekleri çok caziptir. Çiçek zamanı bol su ister.Yaz boyunca devamlı açar. Çiçek bordürlerine çok yakışır. Boyu 1 metreden fazla uzayabilir. Olduğu yerde çoğalır. Yerini severse kalıcıdır ama biraz zor beğenir. Baharda kök ayrıçlarından çoğaltılır.

EZAN ÇİÇEĞİ ( Oenothera)

İlginç özelliklere sahip otsu bir bitkidir.Lale iriliğindeki ipeksi sarı çiçekleri gün boyu kapalı durur. Güneş battığı anda aniden açılarak şaşırtıcı bir gösteri sunar. Ertesi gün öğlene doğru sönen çiçeklerin ömrü bir gündür. Ancak bol tomurcuk verdiği için problem olmaz. Baharda rozet biçimi etli ve tüylü yaprakların ortasından uzun bir sap çıkarır. Bu sapın üzerinde yaz boyu açacak olan tomurcukları taslak halinde bulunur. 1.5 metre uzayabilir.

İyi drenajlı herhangi bir bahçe toprağında yetişir. Gün boyu güneş görmelidir. Çiçek açmaya mayıs ayında başlar ve yaz boyu sürdürür. Sıcaklarda düzenli olarak sulanır. Sonbaharda çiçek sapları toprak seviyesinde kesilir. Bitki fazla uzun ömürlü değildir ama tohumları dökülerek her yıl bir çok fide verir . Bu fideler ilkbaharda istenilen yerlere şaşırtılır.

Ezan çiçeği aynı zamanda şifalı bir bitkidir. (Bakınız: Şifalı Bitkiler-Ezan Çiçeği)
ŞAKAYIK (Paeonia)

Dünyanın bir çok bölgesinde dağlık ve ormanlık yerlerde tabii olarak yetişir. Serin-ılıman iklim bitkisidir. Ülkemizde de bir çok tabii cinsi bulunan şakayık orman gülü veya ayı gülü adları ile de bilinir. Nisan- haziran arası açan iri ve gösterişli çiçekleri sebebiyle bahçelerimizde eskiden beri yetiştirilir. Çok sevilen bir süs bitkisi olan şakayık özellikle uzakdoğu kültüründe önemli bir yere sahiptir. Buralarda 4000 yıldan beri kültürü yapılmaktadır.



Çiçekleri yalınkat veya katmerli olur. Bazıları hoş kokuludur.Zamanla kültüre alınarak çok farklı renkleri üretilmiştir. Bitki çalı ve otsu olmak üzere iki farklı türü vardır.(Bakınız:AĞAÇ ŞAKAYIĞI)
Otsu şakayık sonbaharda toprak üstü kısmını kaybeder. İlkbaharda yumrulu köklerden tekrar yeşerir. Yeşilliği gür ve gösterişlidir. Yapraklar özellikle sonbaharda bronz rengine bürünür. Bitki boyu 60-100 cm. kadar uzayabilir. Özellikle katmerli çiçekliler baharda destek gerektirir.


Yetişme özellikleri:

Şakayık en iyi derin, iyi drenajlı ve humusça zengin topraklarda yetişir. Dikim için 45 cm. çap ve derinlikte bir çukur açılır. Çukurun dip kısmına bir miktar yanmış gübre veya kompost konur. Daha sonra yarısına kadar gübreli toprak harcı eklenir. Bitki fazla derin olmayacak şekilde dikilir. Bolca sulanır. Saksı içinde almak daha iyidir. Fidelerin arası 90 cm olmalıdır.Hafif gölge veya güneşli ortamları sever. Ancak sabah güneşi gecenin nemiyle yumuşamış tomurcuklara zarar verebilir. Bu yüzden güney veya güney-batı yönlerine doğru dikim yapılması daha iyi olur.


Şakayık ilk dikildiği yıl fazla açmaz. Yerine tam olarak yerleşmesi 2-3 yıl sürer. Yumrular ne kedar çoğalırsa o kadar çok çiçek açacaktır.Çoğaltmak maksadı ile köklerini ayırmak uygun değildir. Aksi halde yeniden çiçek açması yıllar alabilir. Yeni bitki isteniyorsa yetişmiş olarak satın alınmalıdır.

KARDEŞ KANI ( Centranthus)

Tabii halde eski duvar çatlaklarında ve kireçli kayalık alanlarda yetişir. Ilıman sahillerin bitkisidir. Açık yeşil yoğun parlak yapraklı, otsu ve kalıcı bir bitkidir. Yeşilliği kışın çoğu zaman tamamiyle kurumaz. İlkbaharda 80- 100 cm uzayan dalların üzerinde, demetler halinde açık kırmızı çiçekler açar. Seyrek bulunmakla beraber beyaz çiçekli cinsi de mevcuttur. Çiçek zamanı yaz sonlarına kadar sürer. Bordürlerin arka taraflarına, tarhların ortasına tek veya grup halinde ekilebilir. Kayalık bahçelerde de kullanılabilir. Kışın kuruyan çiçek sapları dipten kesilir.

Tohumları ilkbaharda işlenmiş toprağa serpilir. Çıkan fideler sonbaharda asıl yerlerine şaşırtılır. En kolay kök sürgünlerinden yetişir. İlkbaharda bitki köklerinden bir bölümü çatal bel yardımı ile gevşetilir. İstenilen miktarda köklü parçalar ayrılır ve hemen dikilir. Fide aralıkları 50 cm olmalıdır.

Bol güneşi, iyi drenajlı ve hafif kireçli toprağı sever. Diğer topraklarda da yetişir. Fazla gübre ve su istemez.


BODRUM PAPATYASI

(Osteospermum)

Afrika papatyası soyundan gösterişli ve ılıman iklimlerde ömürlü bir bitkidir. Rüzgardan korunmuş, bol güneşli iyi drenajlı ve hafif topraklı yerleri sever. Uygun şartlarda ilkbahar ve yaz boyunca çok fazla çiçek açar. Adeta çiçekten bitkisi görünmez. Çiçekler krem,beyaz, pembe, mor tonlarında ve hafif ebrulidir. Çiçek petalleri kaşık biçiminde olan bir cinsi de vardır. Bitkinin boyu 30-60 cm olabilir. Kışın kökleri kuru yapraklarla örtülürse çoğu zaman ertesi yıla kalır. Serin iklimlerde her yıl yeni tohum ekilir ve mevsimlik bitki olarak yetiştirilir.

Tohumları mart ayında ılık ve kapalı bir yerde çimlendirilir, mayıs ayında dışarı ekilir. Fide aralıkları 30 cm. bırakılır.

8 Nisan 2008 Salı

HAYAT VE GERÇEKLERİ KONYA MEVLANA İBRADI ÜZÜM FESTİVALİ

Hayatın Gerçekleri
Hayatta yaşanabilecek bütün Güzellikleri yaşamaya, gülmeye , eğlenmeye, sevmeye ve sevilmeye, dostluk, arkadaşlık kurup , hayatı paylaşmayı arzulayanlar, yalnızlık bir kader değildir, yeterki istemesini ve harekete geçmesini bilin. Unutmayın hayallerinizdeki kişiler belki size çok yakındır, fakat sizin harekete geçmenizi bekliyordur.Hayat bir nefes alıp verme kadar çok kısa.Hayatınızı ve yaşamınızı değiştirmek, unutmayın, sizin elinizdedir. Konyada alaaddin tepesi zafer meram Ankarda kızılay ibradıda üzüm festivali Seydişehir Beyşehir Akseki bir başka yer Hayatı ve bütün güzellikleri paylaşmak umuduyla,

mehmet Uzun

27 Mart 2008 Perşembe

ÜŞÜYORUZ REİSS (BBP)



"Artık bu yangına son verin"
BBP Genel Sekreteri Yalçın Topçu, arama çalışmalarına katılan BBP'li gönüllülere seslendi: "Teknik olarak yeterli değilsiniz, inin o dağlardan"

27.03.2009 14:00
Büyük Birlik Partisi Genel Sekreteri Yalçın Topçu, partisinin genel merkezinde arama çalışmalarıyla ilgili basın toplantısı düzenledi. Topçu şunları söyledi: "Dualarımız bunun için olsun. Ümitlerimiz devam etmekte. Oluşturulan kriz masalarıyla söze başlamak istiyorum. İlk günden itibaren genel başkanımız böyle bir kriz karşısında nasıl davranırsa bizde aynı duruş ve vakarı sergilemeye çalışıyoruz. Geldiğimiz noktada aynı duruşu gösterebildik. BBP olarak devletimiz, hükümetimiz, silahlı kuvvetlerimiz üzerlerine düşeni yaptılar ve yapıyorlar. Biz bunları tabii ki; önemsiyoruz. Kriz başaldığından itibaren İçişleri Bakanı'nın orada olmasını tabii ki önemsiyoruz. Ama geldiğimiz noktada yangına su serpilmiyor. Muhsin Yazıcıoğlu BBP'nin lideri ama mana açısından Türk-İslam Dünyasının lideri. Siyasi partilerin genel başkanları duygularını bizimle paylaştı. Bunu da önemsiyoruz. Millet toparlandı, büyük birlik oldu. Siyasi parti liderleri netice ne olacak diyor. Millet netice ne olacak diyor. Artık bu yangına bir son verilmeli. Türkiye Cumhuriyeti büyük devlet olma açısından bir nokta koymalıdır. Gençlerimizin yürek yangınlarını devlete ve millete yöneltmeden vakarı göstereceklerini biliyoruz. Genel Başkanımız Muhsin Yazıcıoğlu ve 5 can kardeşimizin bize kavuşmasını istiyoruz. Gönlündeki yangını dindirmek için 3000 metreye tırmanan gönüldaşlarımıza sesleniyorum, inin o dağlardan. Teknik olarak yeterli değilsiniz. Devlet görevlileri orada, işlerini zorlaştırmayın. Hep beraber metin olacağız. Devletin ilgilileriyle zorlaştırıcı olmayacağız. Basın mensuplarından rica ediyorum, rast gelene mikrofon tutmayın. "

10 Mart 2008 Pazartesi

HANGİ HASTALIĞA HANGİ YİYEÇEK İYİ GELİR



REFLÜ,ÜNSER VE MİDE YANMALARINA PATATES VE LAHANA KÜRÜ
Maranki mide yanması ülser ve reflü gibi mide hastalıkları için Her sabah aç karnına patates ve beyaz lahana suyunu çiğ olarak sıkın önceleri 1 bardak daha sonra 1.5- 2 bardağa kadar artırın 20 gün 3 hafta devam edin hem mide yanmaları,hem ülserleri hemde reflüleriniz tamamiyle geçecektir .Kesinlikle hiçbir yanetkisi yoktur..PROF DR İBRAHİM SARAÇOĞLU KOLON KANSERİ VE TOKSİN ATICI LAHANA KÜRÜ
Beyaz lahananın toksin atıcı ve kolon kanserini(bağırsak kanseri) önleyici mucize bir sebzedir içerisinde U vitamini barındıran beyaz lahanayı kaynayan yarım litre suya 6-7 adet beyaz lahana yaprağı parçalamadan (tüm olarak) konularak, on dakika ağzı kapalı olarak kısık ateşte haşlanır, sabah ve akşam olmak üzere aç ya da tok karına birer su bardağı içilir. Bu uygulamaya toplam beş gün devam edilir. 5 gün uygulandıktan sonra 3 gün ara verilirerek tekrar beş gün uygulanır. Böylece toplam on günlük kür tamamlanmış olur.not:Bu kürü daha kilolu olanlar 7 gün uygulandıktan sonra 3 gün ara vererek 21 günde yapılabilir.Toksin atıcı ve kolon kanserini önleyen bu 10 kürü, bir yıl boyunca 3 ya da 4 kez yapmak en doğrusudur. Bu kürü uygulamaya başladığınızın 2. ya da 3. günden sonra vücudunuzun terlediğini ve özellikle de yüz kısmınızda yağlı yağlı terlediğinizi görüreceksiniz. Aynı zamanda dışkıda da belirgin şekilde yağ oranının artığı gözlenmektedir. Bu da yağ ile birlikte toksinlerin atıldığını da gösterir. Bu kürü uyguladığınız dönemlerde daha sık banyo ya da duş yapmanız sizi hem daha çok rahatlatacaktır hem de deri gözenekleriniz açıldığı için daha rahat toksinli-yağ atmanıza yardımcı olacaktır.
Satsuma:
(Küçük portakal) İçerdiği folik asit ve C vitamini sayesinde öksürüğü ve kanlı tükürükleri keser. Ayrıca kan pıhtılaşmasına karşı en etkin doğal yiyecek olduğu için ileri yaşlarda felç ya da kalp krizi riskini de azaltır.
Tarçın:
Yemeklere girmiş olabilecek E-coli bakterisinin vücutta yayılmasını engeller. Mideyi düzene sokar. Kusmayı engeller. Hatta bal ya da limon suyuyla birlikte alındığında boğazdaki yanmaları keser.
Hardal:
İçindeki singrin maddesi, midenin gaz çıkarmasına yardımcı olur. Sindirim sistemini düzenler, mide ağrılarını giderir. En fazla bir çay kaşığı alınmalıdır.
Nane:
İçerdiği mentol, midenin normalleşmesine neden olur. Vücuda giren grip mikrobuna karşı savaştığı gibi, ileri yaşlarda ülsere yakalanma riskini de azaltır. Nane çayı, baş ağrısı, grip, stres gibi hastalıkların yanı sıra mide yanmasına da bire birdir.
DEPRESYON
Avokado:
Sindirimi çok rahat olan bu meyvayı özellikle yeni doğmuş bebeklerin ilk maması olarak tavsiye ederiz. İçerdiği E vitamini kalbe iyi gelir, yüksek potasyum da dinç tutar ve insanı depresyona sokan uyuşukluluk ve rahatlığı üzerinden atar. Vücudun kolesterol oranını ayarlar. Teninizin sürekli hücre yenilemesine neden olur. (Zayıflamak isteyenler dikkat: Yağ oranı bir çikolata kadar yüksek olan avokadoyu yememenizi öneririz.)
Çikolata:
Sütlü çikolataları tercih edin. Çünkü içerdiği kakao yağı, magnezyum, E vitamini beynin kendisini yenilemesine ve psikolojik rahatlık sağlamasına yardımcı olur. Migreni olanlar çikolatadan uzak durmalıdır.
İstiridye:
İçindeki demir, sperm sayısını ve insanın seks gücünü artırır. A, B12 ve C vitaminleri içerir. Beyin için en faydalı yiyecek olan istiridye, enerji verir. (Dikkat:
Kolesterol oranı birçok balığın iki katıdır.)
Patates:
Orta boy bir patates,bir insanın bir gün içinde alması gereken C vitaminini içerir. Beyindeki serotonin adlı kimyasal maddenin kendisini yenilemesini sağlar.
İDRAR YOLLARI
Nane:
İdrar söktürücü özelliğe sahiptir. İçerdiği mentol, midenin normal işlevini görmesine neden olur. Vücuda giren grip mikrobunakarşı savaştığı gibi, ileri yaşlarda ülsere yakalanma riskini de azaltır. Sabahları mide bulantısını keser. Nane çayı, baş ağrısı, stres gibi hastalıkların yanı sıra mide yanmasına da bire birdir. Ancak nane çayını aç karnına değil, tok karnına içiniz. Elma:
İçindeki C vitamini ve pektin oldukça faydalıdır. Kolesterolü düşürür, sindirim sistemini düzenler ve idrar ve hacet yollarındaki sorunları giderir. Kepekli ekmek:
B3 vitamini, demir, potasyum ve folik asit içerir. Çok fazlası idrar yollarına zarar verirken, günde 2 dilim yemek iyi gelir.
ALERJİ
Kayısı:
İçindeki betakarotene adlı madde hücrelere saldıran molekülleri kontrol altına alarak,kanseri önler. Bir kayısı ne kadar parlaksa, içindeki betakarotene oranı o kadar yüksektir. İçerdiği kalsiyum ve magnezyum, gırtlak yanmalarını engeller. Kuru kayısıya rengi bozulmasın diye eklenen sülfür dioksit, astım gibi alerjilere iyi gelir.
HEMOROİD (BASUR)
Hindistan cevizi:
İçerdiği myristin adlı madde kusmayı engeller, basur tedavisinde birebirdir. (Dikkat! Ancak fazlası basur için tehlikelidir.)
KARIN AĞRISI
Papatya çayı:
Bağırsak yollarında toplanan gazı çıkartır, sindirim sistemini düzenler, mide ağrısını keser.
KARACİĞER
Enginar:
Cynarine adlı madde sayesinde en sert yiyecekleri dahi sindirimine yardımcı olur.Karaciğer hastalarının yanı sıra romatizma, artirit ve gut hastalığına yakalananlarla, hamilelere şiddetle tavsiye ederiz. Meyan kökü:
Dünya üzerinde birçok kabile yüzyıllardır ülser, artirit, bronşit ve karaciğer rahatsızlıklarına karşı meyan kökünü "doğal ilaç" olarak kullanır. Adrenalini yükseltir, insanın strese girmesini engeller, kan basıncını düşürür. Zerdeçal:
Karaciğer rahatsızlıklarının yanı sıra sindirime de yardımcı olur.
DİŞ
Ekmek:
Şekerli yiyecek yenildiğinde içindeki asitler dişlere her 20 dakikada bir saldırır. Ekmek,dişleri korur. Gün boyunca 6 ila 11 dilim ekmek yiyin.
Meyve:
(Her çeşit) Günde 2 ila 4 öğün meyve tüketin.
Sebze:
(Her çeşit) Günde 3 ila 5 öğün tüketin.
Yoğurt veya beyaz peynir:
Eğer yemekler arası atıştırırken diş sağlığınızı düşünüyorsanız,kalsiyum deposu olan bu iki yiyeceği tercih edin.
Muz:
Yüksek miktarda karbonhidrat içerir. Zengin bir potasyum kaynağıdır. Bu mineral, kalbin düzenli olarak çalışmasını ve tansiyonun düzenli olmasını sağlar.
TANSİYON
Rezene:
İçerdiği potasyum sayesinde tansiyonu düzenler. Sağlıklı kan hücreleri için gerekli olan folik asidi de bol miktarda bulundurur. Rezene çayı sindirim için iyidir.
Tahıl:
Kan damarlarını gevşeten ve rahatlatan bir tür fotosentez kimyasal maddesi içeriyor. Bu sayede kanın damarlardan daha rahat geçmesini sağlıyor. Tahıl yemek sebzelere oranla vücutta daha fazla kalori yakılmasını sağlar. Kalorinin azalması tansiyonu düzenler.
Un:
Yapıldığı tahılın besin değerlerini içerir. B vitaminleri, E vitamini, demir ve magnezyum açısından oldukça zengindir.
Karaciğer:
Sağlıklı bir bağışıklık sistemi, cilt ve keskin gözler için gerekli olan A vitamini açısından zengindir. Küçük bir porsiyonu günlük A vitamini ve demir ile aylık B12 vitamini ihtiyacını giderir.
SİNDİRİM SORUNLARI
Arpa:
İçerdiği kalsiyum ve potasyum gibi mineraller ile B vitamini vücuda direnç kazandırır.Ayrıca ABD'deki bir araştırma, 6 ay boyunca her gün arpa ürünü şeylerin yenmesinin kolesterol oranını yüzde 15 düşürdüğünü kanıtladı.
Yoğurt:
Günde 150 gram yoğurt vücudun bir günlük kalsiyum ihtiyacını karşılar. Meyvalı yoğurtlara 3 çay kaşığı şeker eklendiği için şeker oranları daha yüksektir. Yoğurttaki potasyum, kan basıncı ve kalp atışlarını düzenler. Midenin yiyecekleri düzenli olarak öğütmesini sağlar...
KİLO KAYBI

Çikolatalı puding:
Bu sayede vücuttaki kan istediği protein ve mineralleri alır. İngiliz Sağlık Bakanlığı, kilo kaybı yaşayanların günde 3 kez 1 hafta boyunca puding yemesini tavsiye ediyor.
Peynir:
100 gramında 78 kalori bulunuyor.
Yumurta:
Günde 2 yumurta kadınların günlük protein ihtiyacının 4'te 1'ini, erkeğin ise 5'te birini karşılar. A,D,E ve B vitaminleri içeren yumurtadaki selenyum maddesi, bebeklerde sindirim sorunlarını çözer, yetişkinleri de kansere karşı korur.
Dondurma:
Günde 2 top vanilyalı dondurma yemek, insan vücudunun günlük protein ihtiyacının yüzde 20'sini karşılar.
Salam:
B vitamini, demir, sodyum ve potasyum deposudur.
MENOPOZ
Nohut:
Sebze hormonu "fitoöstrojen" içerir. Bunlar östrojenin vücuttaki etkilerini dengeler ve menopozun yarattığı etkilere karşı korur. Sebze proteininin en zengin kaynaklarından birisidir.
Kola:
Kafein vücudun yorgunluğunu alır ve konsantrasyonu sağlar.
Üzüm:
İçerdiği "elajik" asit sayesinde menopozun neden olduğu kemik erimesine karşı korur. Kandaki östrojen seviyesini yükselterek de menopoz semptomlarını en aza indirir.
Kuru erik:
Sadece iki-üç adet yemek dahi vücudun ihtiyacı olan antioksidanları karşılar. İdrar yolları kaslarını rahatlatır. Bu da kolon kanserine karşı korur. Demir, A vitamini, B6 vitamini ve potasyum içerir. İçerdiği yüksek orandaki bor minerali sayesinde menopoz dönemindeki kadınlarda östrojen seviyesini dengede tutar.
Tatlı patates:
Adrenal salgılayan bezleri güçlendirerek vücuda enerji sağlar. Fosfor, magnezyum, kalsiyum, C vitamini, potasyum ve folik asit içerir.
ROMATİZMA
Enginar:
Vücuttaki zehiri atma etkisi sayesinde başta romatizma olmak üzere gut hastalığı ve eklem yanmasına karşı birebirdir. Folik asit ve potasyum kemikleri güçlendirir.
Domates:
C vitamini boldur.
Tahıl:
İçerdiği doğal kimyasallar, romatizmanın yol açtığı eklem yanmaları ve romatizmal ağrıları hafifletir.
Kekik:
Timol adı verilen bir tür doğal yağ, vücuttaki diğer yağların parçalanmalarını sağlar. Kekik yağı banyoda sürüldüğü zaman romatizma ağrılarını büyük oranda azaltır.
Zencefil:
Uyarıcı etkileri kan damarlarını genişletip kan dolaşımını artırarak romatizma ağrıları ve yanmaları yok eder.

SİSTİT

Kuşkonmaz:
Folik asit, C ve E vitaminleri içerir. Yenilen besinlerin vücuttaki zehirli kalıntılarını atmayı sağlar. Karaciğer ve böbreklerin çalışmasını kolaylaştırır, destekler. Bu nedenle doktorlar, sistit hastalarının mutlaka kuşkonmaz yemeleri gerektiğini söylüyor.
KANSIZLIK

Hurma:
Türüne göre değişse de hurmaların birçoğu yüksek oranda demir içerir. Besin değeri yüksek ve önemli bir enerji kaynağıdırlar. Doğal müshil etkisine sahiptir. Kurutulmuş olanlarına göre daha yüksek oranda su ve daha düşük kalori içerir.
İDRAR VE BÖBREK

Pancar:
Böbrekleri çalıştırır. Önemli bir potasyum kaynağıdır. Vücuttaki tuz oranını dengeler. Bu sayede böbrekler ve idrar yollarının çalışmasını destekler.
Kavun:
Orta boy bir kavunun yarısı, günlük C vitamini ihtiyacını tamamen karşılar. A vitamini ve betakaroten içerir. Bunlar antioksidan, yani vücudu temizleyici etkiye sahiptir. Böbrekleri rahatlatır. Yüksek miktarda su ve düşük miktarda kalori içerir.

DİYABET

Kuru fasulye:
Lif açısından zengin bir besindir. Bu da diyabet riskini büyük oranda azaltır.İçerdiği karbonhidratları vücudun şekere dönüştürmesi uzun sürer.
Mercimek:
B vitamini, demir, kalsiyum, potasyum, fosfor ve magnezyum içerir. Çözünebilir lif içermesi sayesinde kandaki kolesterol oranını düşürür. Bu nedenle diyabet ve kalp hastaları için kaçınılmaz bir besindir.

BAŞ AĞRISI

Nane:
Nane çayı baş ağrılarını dindirmek için birebirdir. İçerdiği mentol ve mentol doğal yağları sayesinde mideyi rahatlatma etkisine de sahiptir.
Biberiye:
Kimyasal içerikleri sayesinde doğal bir ağrı kesici görevi görür.
Çikolata:
Doğal antidepresan özelliği vardır. Çikolata magnezyum ve demir içerir. Sinirleri gevşetici özelliği sayesinde baş ağrısını dindirir.

VÜCUT SU TUTMUŞSA

Kuş üzümü:
100 gramı günlük C vitamini ihtiyacının tam 3 katını karşılar. Antibakteriyel ve yanmayı önleyici etkileri vardır. Zengin potasyum ve düşük tuz içeriği, dehidratasyonu olanlar için önemli bir doğal ilaçtır.
Kabak:
100 gram kabak günlük folik asit ihtiyacının 4'te birini karşılar. Yüksek orandaki potasyum sıvı-tuz dengesini sağlar.
Tahıl:
İdrar yollarını açıcı, çalıştırıcı ve rahatlatıcı etkileri sayesinde dehidratasyonu rahatsızlığı bulunanların mutlaka yemeleri gerekir. Mideyi rahatlatıcı özelliği vardır.

EĞER MİDENİZ RAHATSIZSA

Tarçın:
Mide yanmalarını ve kusma hissini alır.
Hindistan cevizi:
Sütlü içeceklere eklendiği zaman mideyi gevşetici ve gazını alıcı bir etki yaratır. Mide bulantılarını önler.
Lahana:
Mayalanma sırasında laktik asit üretir. Bu da sindirim sistemindeki zararlı bakterileri öldürerek sindirime yardımcı olur.



ADET SANCISI

Muz:
İçerdiği yüksek oranda B6 vitamini sayesinde kadınların adet dönemi sancılarını büyük oranda azaltır. Doğal bir ağrı kesici gibidir.
Tarçın:
Koli basilinin üremesini önler. Limon çayına balla birlikte eklenerek içildiğinde hem nezlenin yol açtığı boğaz ağrılarına hem de adet dönemi sancılarına iyi gelir.

HAMİLELİK

Enginar:
Bol miktarda folik asit ve potasyum içerir. Düşük yağ oranı, sindirimi kolaylaştırıcı etkisi, antioksidan özellikleri sayesinde anne adayı ve bebeğin sağlığına önemli faydaları vardır.
Böğürtlen:
E vitamini içerir. Vücuttaki zararlı besin atıklarının temizlenmesini sağlar. C vitamini boldur. Cenini korur.

ÇÖLYAK HASTALIĞI

Kestane:
Önemli bir enerji kaynağıdır. Kolayca sindirilebilir. Çölyak hastaları için buğday içermeyen un kaynağı olabilir. E ve B6 vitaminleri içerir. yağ oranları düşüktür.

TİROİD

Midye:
Omega-3 yağı açısından zengin bir besin kaynağıdır. İçerdiği selenyum minerali tiroit bezlerinin normal işleyişi için gereklidir.

FELÇ

Turunçgiller:
C vitamini zengini turunçgiller içerdikleri flavonoid adlı antioksidanlar sayesinde atardamarların, kalbin zarar görmesini önlüyor. Portakal içerdiği folik asit, kalp dostu potasyum ve kalsiyum sayesinde sağlıklı alyuvar hücrelerinin çoğalmasına neden oluyor.
Hamsi:
Kolesterolü düşüren ve kan pıhtılaşmasını önleyen Omega-3 bol bol var.

ASTIM

Soğan:
Sarımsakla birlikte enfeksiyonlarla mücadele eder. Kükürt bileşimleri atardamarların zarar görmesini önler. Soğan; kemik erimesine de iyi geliyor.

ARTİRİT

Enginar:
Enginarın en büyük özelliği toksinleri temizleme yeteneğidir. Bu nedenle artirit ve romatizması olan hastalara özellikle tavsiye ediliyor. Cynarine adlı madde, karaciğer ve safra kesesinin rahatsızlanmasını engelliyor.

STRES

Mayan kökü:
Antivirüs etkisi vardır. Karaciğeri korur. Adrenalin salgılanmasını dengeler. Stresle başa çıkabilmek için gerekli olan kortizol hormonunu salgılatır.

ÜLSER

Lahana:
Ülseri olan kişiler için tonik, yani mideyi temizleyici etki yaratır. Yüksek oranda C vitamini içerir. Kırmızı lahana vücutta antioksidan özelliğe sahip A vitamini içerir. Kanseri önleyici etkiye sahiptir.Çiğ olarak salatalara katılması tavsiye edilir.

KEMİK ERİMESİ

Kayısı:
Yüksek oranda kalsiyum ve magnezyum içerir.
Süt:
Kalsiyum, protein, B2-A-E-D vitaminleri, folik asit, fosfor ve demir kaynağıdır. Kalsiyum, D vitamini ve fosfor ile birlikte kemikleri ve dişleri güçlendirmek için çalışır. Bunların eksikliği kemikleri eritir.

ARAÇ TUTMASI

Zencefil:
Sindirime yardımcı olur. Mide bulantısını giderir. Enerjinizi artırır. Seyahatin ve otomobilde uzun süre gitmenin yol açtığı bulantı ve rahatsızlıkları azaltır.

CİLT SORUNLARI

Papatya:
Bitkisel yağ ve kimyasallar içerir. Çay olarak içildiğinde sindirime yardımcı olur, karın ağrılarını dindirir. Sıcak bir banyonun ardından hazırlanacak papatya çayı torbaları, egzamanın neden olduğu kaşıntı ve yanmaları alır.
Acı pul biber:
Portakaldan 3 kat daha fazla oranda C vitamini içerir. Capsantin adlı kimyasal madde zona hastalığının neden olduğu ağrıları dindirmek için yapılan kremlerde kullanılır.
Portakal suyu:
Bir bardak portakal suyu günlük C vitamini ihtiyacınızın tamamını karşılar. İçindeki potasyum vücudun su dengesini korur; cildin kurumasını, kırışıklıkların meydana gelmesi önler.
Portakal yağı:
Susam yağıyla karıştırılarak kullanıldığında iyi bir cilt yağı elde edilir.Ayrıca;selülitli bölgelere portakal yağıyla masaj yapılması tavsiye edilir.

LAKTOZ DAYANIKSIZLIĞI

Badem:
Yüksek oranda kalsiyum, magnezyum, potasyum, fosfor, E vitamini, B2 vitamini, antioksidan içerir. Bu nedenle laktoz (süt şekeri) dayanıksızlığı bulunan ve günlük gıdalar yiyemeyen kişiler için badem ideal bir besin kaynağıdır.

KALP

Bezelye:
Haftada 10 porsiyon domatesli bezelye yemeği yiyen bir erkeğin, yemeyene oranla prostat kanserine yakalanma riski yüzde 35 daha az. B vitamini ve protein deposu olan bezelye, kalp için de çok önemli.
Kepekli Ekmek:
Kalp hastalıklarıyla bağırsak kanseri için faydalıdır.Günde 12 gramdan fazlası kişiye göre zararlı olabilir.
Kiraz:
100 gramında 40 kalori bulunuyor. İçerdiği ellegic asit, vücudu kansere karşı korurken,kiraz kalp damarlarındaki normal bir kan dolaşımını sağlar. Çok kiraz yenmesi, gut hastalığına yakalanma riskini de düşürür.Günde 20 kiraz yemek 1 aspirin yerine geçiyor.
Çikolata:
E vitamini, magnezyum ve demir; kalp hastalıklarına yakalanma riskini düşürür. Günde en fazla 1 çikolata yiyin.
Elma:
Günde 5 adet yiyin.
Mısır Gevreği:
Günde 1 tabak yeterli.
Salatalık:
Diyet yapanların en büyük yardımcısı olan salatalık, kolesterolü düşürür. Kalbi güçlendirir. Unutmadan ekleyelim. Salatayı soymadan yiyin. Çünkü kalbi kuvvetlendiren madde, kabuğu ile derisi arasında bulunuyor.
Yumurta:
Tüm yiyecekler içinde en kaliteli proteini içerir. En önemli özelliği, kolesterol oranını düzenleyen lesitin maddesi içermesi. Tavada az yağda pişirilmiş yumurtayı tavsiye ederiz.
Sarımsak:
Mutfağınızdan eksik etmeyin. En az 1000 doğal tedavide kullanan sarımsak, sindirim sisteminden, kansere, kan dolaşımından kalp hastalıklarına kadar her şeye yaralı. Ancak hamileler dikkat olmalı. Aşırı sarımsak da kalp yanmaları ve çarpıntılarına yol açar. Günde bir diş yeter.
Humus:
E vitamini zengini humus, kanda kolesterol oranını da ayarlar.
Kavun:
Bir kavunun yarısı insan vücudunun günlük C vitamininin ihtiyacının tamamını, A vitaminin de yüzde 15'ini karşılar. Kavun, kalp ve böbrek hastalarının diyetlerinde sıkça kullanılan bir meyvedir.
Süt:Tam bir kalsiyum, protein, folik asit, A, E ve D vitaminleriyle fosfor deposu. Çocuk ve genç ve hamilelerin günde en az yarım litre süt içmesi tavsiye ediliyor.
Şeftali:
Bir şeftali, günlük C vitamini ihtiyacınızın yarısını karşılar. Sindirimi kolay olan meyvanın koyu renklilerini tercih edin. Çünkü kabuğuna renk veren betakarotene maddesi, kalp ve kansere karşı faydalıdır.
Pirinç:
E ve B12 dışında tüm B vitaminleri ve potasyum içerir. Özellikle kolon ve bağırsak kanserlerine karşı faydalıdır.Kolesterolü düşürdüğünden kalbe iyi gelir.
Tuz:
Vücuttaki kan dolaşımını ve sinir sistemini düzenler. Mide kanseri, kemik erimesi, kalp sorunlarına bire birdir. İngiliz Sağlık Bakanlığı, halkına günde 9 gram tuzun kafi olduğunu, aşırısının vücuda zarar vereceğini açıkladı.
Çay:
Günde 2 bardak içilen çayla, 4 elma, 5 soğan, 7 portakal yemiş gibi kalp dostu antioksidan madde almış olursunuz. İngilizler, özellikle çocukların haftada en az 6 bardak sütlü çay içmesini öneriyor.
Ton Balığı:
Kolesterol ve tansiyonu düzenler. Anemi hastalığına karşı D ve B12 vitamini içerir. Birçok kansere karşı vücudu içerdiği nikotinik asitle korur. Bir konserve ton balığı vücudun D vitamini ihtiyacının tamamını karşılıyor.
Hindi Eti:
125 gramı, vücudun günlük folik asit ihtiyacını karşılar. Folik asit, kan hücrelerinin yenilenmesine yardımcı olur.
Karpuz:
Bir dilimiyle günlük C vitamini ihtiyacınızın %80'nini karşılarsınız. İçerdiği potasyum, kan dolaşımını sağlar.

KANSER

Kayısı:
Antioksidan olan betakaroten açısından zengindir. Hücrelere ve dokulara zarar veren moleküllerin etkisini ortadan kaldırarak kansere karşı koruyucu etkisi vardır. Lifli olduğu için bağırsakları koruyucudur.
Tahıllar:
Arpa, mısır, buğday, yulaf gibi tahıllar B ve E vitamini, potasyum ve kalsiyum içerir. Kanserojen maddelerin vücuttan atılması sürecini hızlandırır. Tahıl ağırlıklı bir beslenme rejimi, bağırsak kanseri riskini yarı yarıya azaltıyor.
Fasulye:
Fasulye, C vitamini ve betakaroten gibi kalp hastalığı ve kanseri önleyen antioksidanlar açısından zengindir. B vitamini de seks hormonlarını kuvvetlendirir.
Pancar:
Demir ve folik asit açısından zengin olan pancar eski çağladan beri kan hastalıklarının tedavisinde kullanılmaktadır. Amerikalı uzmanlar pancar suyunun sarılık tedavisinde de etkili olduğunu belirtiyor.
Lahana:
Kanserli hücrelerin çoğalmasını önleyen karoten maddesi içerir.
Havuç:
Tam 40 araştırma havuç tüketimi arttıkça kanser riskinin azaldığını ortaya koymuştur. Bunun temel nedeni betakaroten, C ve E vitaminleri gibi antioksidanlar açısından zengin oluşudur.
Nohut:
Yağ düzeyi düşük olan ve kolesterol içermeyen nohut kalsiyum, magnezyum, fosfor, potasyum, bakır, manganez, betakaroten ve folik asit açısından zengindir. Göğüs kanserine karşı korur.
İncir:
Potasyum, demir ve kalsiyum içerir. Sindirim sistemine yardımcı olur. Eski çağlarda kanserli hücrelerin tedavisinde kullanılan incir, modern tıp tarafından da kansere karşı koruyucu olarak öneriliyor.
Sarımsak:
Bağışıklık sistemini güçlendirdiği ve kansere, yüksek kolesterole, kalp ve dolaşım sistemi hastalıklarına karşı koruyucu etkisi vardır.
Fındık:
Kalp krizine karşı koruyucu olan E vitamini açısından en zengin besinlerin başında gelir. Her gün yenilen bir avuç fındık kansere ve kırışıklıklara karşı koruyucudur.
Mercimek:
B vitamini, demir, kalsiyum, magnezyum, fosfor ve potasyum içerir. Lifli özelliği kandaki kolesterol oranını düşürür, şeker ve kalp hastaları için yararlıdır.
Zeytinyağı:
İçindeki omega yağ asitleri, kandaki kolesterol düzeyini dengede tutar. Antioksidan özelliği olan E vitamini açısından da zengindir. Bu sayede kalp krizi, felç, kanser ve erken yaşlanmaya karşı beyni koruyucu etkiye sahiptir.
Soğan:
Bağışıklık sistemini güçlendirir. İçerdiği allicin ve sülfür; mide ve bağırsak kanserine karşı koruyucu etkiye sahiptir. Son araştırmalar kemik erimesine karşı, peynir ve sütten daha etkili olduğunu göstermiştir.
Şeftali:
Teki bile insanın C vitamini ihtiyacının yüzde 50,sini karşılayabilir. Sindirimi kolaydır. Kansere ve kalp krizine karşı koruyucu olan betakaroten açısından da zengindir. Bir tanesinde 33 kalori vardır.
Pirinç:
Pirinç mükemmel bir enerji kaynağıdır. E ve B vitaminleri açısından zengindir. Bağırsak kanserine karşı koruyucu olan pirinç, kolesterolü düşürerek kalp krizi riskini de azaltır.
Çilek:
Kolesterol düzeyini düşürür ve sindirim sistemini düzenler. Ellegic asit adı verilen kansersavan bir maddeyi de içerir.
Domates:
Likopen açısından zengin ender bitkilerden biridir. Likopen, pankreas gibi çeşitli kanser hastalıklarını önleme konusunda hayati önemdedir. C vitamini açısından zengindir ve bağışıklık sistemini kuvvetlendirir. Lifli bir besin olması da bağırsak kanseri riskini azaltır.

GÖZ

Mısır:
Zeaksantin adlı bir bitkisel bileşim içerir.Bu madde yaşa bağlı olarak gelişen görme bozukluklarını azaltır.
Ispanak:
Antioksidan özelliği taşıyan A vitaminine dönüşen betakaroten içerir. Sağlıklı gözler için gereklidir. Katarakt ve diğer göz tabakalarının bozulmasına karşı lutein maddesi de içerir.Pişirdikten sonra hemen tüketin; beklemesi halinde içindeki yararlı maddeler toksik maddelere dönüşebilir.

BAĞIRSAK

Elma:
Protein, vitamin ve doğal kimyasallar sayesinde sindirime yardımcı olur. Sindirimi kolaylaştırır. Bağırsak sorunları çeken kişiler için dengeleyici ve normalleştirici besin olarak nitelenirler.


.

25 Şubat 2008 Pazartesi

ASKERLERİMİZ IRAKTA





23 Şubat 2008 Cumartesi

HZ MEVLANA KONYA KONYADA


Hazreti Mevlânâ

Muhammed Celâleddin-i Rûmî

Hayatı ve Şahsiyeti


Yrd.Doç.Dr.

A. Selâhaddin HİDÂYETOĞLU





SUNUŞ

Hayatını," Hamdım, piştim, yandım" diye özetleyen büyük İslâm velisinden bahsetmek herkesin kullandığı dil ve kalemin kârı değildir. Hz.Mevlânâ her ne kadar dış görünüşü itibariyle sıradan bir insan gibi de olsa, kendisinden asırlar sonra bile dünya insanlarının duygu düşünce ikliminde ufuklar açılmasına vesile olan bir hazinedir.

Hz. Mevlânâ, hayatında Kur'an ve Sünnet'ten bir adım ve bir nefes dahi ayrılmamaya çalışmıştır. Bu iki ana kaynağın dışında bir şey O'na isnâd edilecek olunursa, bundan bizar olduğunu veya olacağını net olarak ifade etmiştir.

Ayrıca ;"Ben sağ olduğum müddetçe Kur'an'ın bendesiyim, Hz. Muhammed'in yolunun tozuyum " ifadesi de O'nun Kur'an-ı Kerim ve sünnete bağlılığının göstergesidir.

Hz. Mevlânâ'yı iyi anlayabilmek için yaşadığı yüzyılda meydana gelen hadiselerin de çok iyi tetkikinin yapılması gerekmektedir. Bu itibarla; Hz.Mevlânâ'yı sadece şiirlerindeki âhenkte arayan, kabuğu öz zannedenlerdir.

Milletler kahramanlarıyla birlikte yaşarlar. Kahramansız bir milletin yaşaması mümkün değildir. Savaş zamanlarının kahramanları sınır boylarına koşarlar iken, barış zamanının kahramanları da dünyamızın mimarlarıdır. Onlar bizim güzellik manzumemizdir. Gönül dünyamazın kahramanlarından birisinin de Hz. Mevlânâ olduğunu açık ve kesin bir şekilde ifade etmek mecburiyetindeyiz. Çünkü; Hz. Adem'den bu yana nice insanlar gelmiş geçmiş; sultanlar, vezirler, âlimler çoğu unutulmuş gitmiştir.

Ama Hz.Mevlânâ; ünü günümüze kadar artarak gelen bir âlim kişidir.Yediyüzyıl öncesinden günümüze kadar ilim ışıklarını salmış ve sonsuza kadar da dünyayı aydınlatacağı muhakkak görülen bir er kişidir... O'nu bu dünya hayatında rahmetle andıran, öteki dünyasını da mamur eden; kendisini Hak yoluna tahsis etmesidir. Bu itibarla, 732 yıldır dünyanın dört bir tarafında ismi diri olan ender büyüklerden Konya'nın manevî mimarlarından Hz.Mevlânâ'yı rahmetle yâd ediyorum. Yeryüzünde medfunu bulunduğu bu şehrin Kültür ve Turizm Müdürü olarak hizmet etmekten bahtiyarım.

Gönüller sultanı Mevlânâ; şüphesiz düşünce ve kültür tarihimizin âbide şahsiyetlerinden birisidir, insanlığa vermiş olduğu eserlerle; tasavvuf düşüncesinin ve İslâm dininin yayılmasında ve kökleşmesinde önemli bir misyon üstlenmiştir.

Elinizdeki bu eser Selçuk Üniversitesi ilahiyat Fakültesi (emekli) öğretim üyelerinden, Dr. A. Selâhaddin HİDAYETOĞLU hocamız tarafından büyük gayretlerle hazırlanmıştır, ilk olarak 1989 yılında İl Kültür Müdürlüğü tarafından neşredilen eserde; Hz.Mevlânâ'nın hayatı özet olarak ele alınmıştır. O'nun hayatındaki önemli olaylara vurgular yapılmış, düşünce dünyasında bir damla da olsa fikirleri yansıtılarak, hayatından kesitler sunulmuştur.

Eseri hazırlayan Dr. A. Selâhaddin HİDAYETOĞLU'na, yayınlanmasında emeği geçenlere gönülden teşekkür ediyorum, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü olarak bu eseri yeniden tüm insanların hizmetine sunuyoruz.

Saygılarımla.

Abdüssettar Yarar

İl Kültür ve Turizm Müdürü



ÖN SÖZ

"Allah'dan geldik, Allah'a gidiyoruz...

Allah'dan başka kimsede kuvvet ve kudret yoktur.

Muhammed Aleyhi's-salâtü ve's-selâm'ın yürüyüşünden daha iyi bir yürüyüş, yolundan daha doğru bir yol görmedik." diyen, mü'minler kafilesi, her biri bir rahmet âbidesi, Rabbânî alim Sultâ-nü'l-Ulemâ ailesi... Bu aileden, bu âleme doğan, aşk ve rahmet; ilim ve irfan güneşi Sultânü'l - Âşıkîn Hazret-i Mevlânâ...

İlmini, irfanını, benliğini, bütün varlığını Hazret-i Muhammed Sallallâhu aleyhi ve sellem'de yok ederek, meş'alesini, O'nun nurundan yakıp uyandıran Hazret-i Mevlânâ...

Rahmeten li'l-âlemîn olan sevgili peygamberimizin feyziyle ve aşkıyle kemâle eren, rahmet mâdeni Hazret-i Mevlânâ'yı yâd ederken, O'nun güzel ve ince ruhunu şad etmek niyetiyle, O'nun şu iki mısraını edeben nakledelim;

"Men bende-i Kur'ânem eğer cân-dârem

Men hâk-i reh-i Muhammed-i Muhtârem..."

Bu kitapçıkta, Mevlânâ Muhammed Celâleddin-i Rûmî Hazretleri'nin Hayâtı ve Şahsiyeti - O'nun yüce himmetleriyle - kısa ve öz olarak anlatılmaya çalışıldı... O bir umman...Bu kitapçık, O ummandan birkaç damla ... O bir gül bahçesi... Bu kitapçık, birkaç kuru yaprak...

Bu kitapçığımı mütâlâa edenlere selâm olsun...

Okuyucularımdan dualarını istirham ederim. Hayırlı dualar buyuran okuyucularımın gönülleri her dem safa bulsun..

Allah'ım! Sen ne güzel bir sâhib ve ne güzel; ne hayırlı bir yardımcısın!...

Yegâne sahibimiz!... Güzel Allah'ım! Güzel ve hayırlı yardımların her dem bizlerle olsun... ne olur...

"Eyle tevfikini bu bendene Yâ Rabb refik

Kıl inayet bana kim ente veliyyü't-tevfîk"

13 Şubat 2008 Çarşamba

YAŞLANMAK YAŞLILIKTA YENİLENMEK YAŞLI KALMAK (kendine bakmak bakılmak)YAŞLILIK KORKUSU



Bu korkunun bu kadar histerik olarak günümüz toplumlarının çoğunda büyük oranlarda görülmesinin nedeni daha çok toplumsal koşullanmalardan kaynaklanıyor. günümüz toplumlarında, geçmiştekinden çok çok farklı olarak gençlik ve güzellik kavramlarının pompalanıyor oluşu insanları toplumsal bir histerinin pençesine düşürüyor. "iyi" olanın genç olmak, yüzde kırışıklık saçlarda ak olmaması, yaşlılığın doğal olarak getirdiği herşeyi "kötü" olarak algılamak olgusu ile toplumda yaşlılara(ya da en azından yaşlı görünenlere) verilen önemin azalması gibi etmenler, gençliğin yüceltilmesi vs. tipi aslında son derece "kültürel" olgular bu tip anlamsız bir korkuya yol açıyor.




Oysa geçmişin toplumlarında bunun tersi bir durum söz konusu. yaşlılık bir bilgelik ve saygınlığın göstergesi, doğal evrimin bir sonucu ve tecrübelerinden yararlanılması gerken bir olgunluk çağı, gençliğin ise "delikanlılık" diye türkçede çok güzel bir şekilde ifade edildiği gibi bir toyluk, gelişmemişlik, öğrenim devresi olarak görülüp aslında çok da takdir edilmediği bir dönem olarak görülmesi de eskinin toplumlarına özgü bir anlayış.bugün bu durumda olmamızın nedeni basbayağı içinde yaşadığımız tüketim kültürüdür. mantık da basit elbet; çünkü parası olan büyüklerdir ve büyüklere olmadıkları birşeyi oldurmak için para harcatabiliriz ve bu harcamaların sonu asla gelmez(çünkü sonuç hiç bir zaman %100 başarılı olamaz doğası gereği). bu esriklik kişisel tatminsizliğe sürükler, bu da daha çok tüketime yol açar falan filan, bunları zaten biliyorsunuz. artık yaşlıların önemsenmediği, topluma bir yük olarak görüldüğü bir çağ üstelik bu. bireyselleşme olgusu da, huzurevleri de çağımıza özgü olgular.

31 Ocak 2008 Perşembe

HABERLER İBRADI HABER İBRADIDAN HABER İBRADILI HABERİ


İbradı'da Teröre Lanet Yürüyüşü İBRADIDA TERÖRE LANET YÜRÜŞÜ YAPILDI
Antalya'nın İbradı İlçesinde Düzenlenen "Teröre Lanet" Yürüyüşüne Katılım Büyük Oldu.
Antalya'nın İbradı ilçesinde düzenlenen "Teröre Lanet" yürüyüşüne katılım büyük oldu.
İbradı Belediyesi ve sivil toplum örgütleri tarafından organize edilen yürüyüş öncesi belediye ve İbradı gazetesi tarafından vatandaşlara Türk bayrakları dağıtıldı. Yüzlerce vatandaş ve öğrenci grupları, ellerinde Türk bayraklarıyla slogan atarak, çarşı merkezindeki Atatürk Anıtı'na kadar yürüdü. Teröre lanet yürüyüşünde "Şehitler ölmez vatan bölünmez", "Her Türk asker doğar", "Kahrolsun PKK", "Askere uzanan eller kırılsın","En büyük asker bizim asker" sloganları atıldı. Yürüyüşün ardından kalabalık,
vatani görevlerini yaparken şehit düşen Tamer Tolan ve Bilal Bostanoğlu'nun mezarlarını ziyaret ederek, dua etti.


Atatürkçü Düşünce Derneği'nin (Add) Kurucu Genel Başkanı Merhum Prof. Dr. Muammer Aksoy, Ölümünün 18. Yıldönümü Olan 31 Ocak Tarihinde Doğum Yeri İbradı'da Anılacak. devamı
28.01.2008 19:38

Doğduğu Ev Yandı
Ankara'da 31 Ocak 1990'da Silahlı Saldırıya Kurban Giden Prof. Dr. Muammer Aksoy'un, Antalya'nın İbradı İlçesi Aşağı Mahalle'de Bulunan, Doğduğu İki Katlı Ahşap Evde, Saat 01.30 Sıralarında Yangın Çıktı. devamı
24.12.2007 03:53

İbradı'da Ev Yangını Korkuttu
Antalya'nın İbradı İlçesinde Elektrik Kontağından Çıkan Yangında Ahşap Bir Ev Kullanılamaz Hale Geldi. İbradı İlçesinde Bir Evde Çıkan Yangın Paniğe Neden Oldu. Çevrede Bulunan Vatandaşların Bildirmesi Üzerine Olay Yerine Gelen İtfaiye Ekipleri Kısa Sürede Yangını Kontrol Altına Aldı. Muammer Taş İsimli Çiftçiye Ait Ev Tamamen Yandı. İtfaiye Ekiplerinin Evde Yaptığı İncelemenin Ardından Yangını... devamı

Atatürkçü Düşünce Derneği'nin (Add) Kurucu Genel Başkanı Merhum Prof. Dr. Muammer Aksoy, Ölümünün 18. Yıldönümü Olan 31 Ocak Tarihinde Doğum Yeri İbradı'da Anılacak. devamı

Ankara'da 31 Ocak 1990'da Silahlı Saldırıya Kurban Giden Prof. Dr. Muammer Aksoy'un, Antalya'nın İbradı İlçesi Aşağı Mahalle'de Bulunan, Doğduğu İki Katlı Ahşap Evde, Saat 01.30 Sıralarında Yangın Çıktı.

mehmet uzun (KONYA İBRADI)


MEHMET.UZUN MEHMETUZUN MEHMET UZUN UZUN MEHMET İBRADI ÜZÜM BAYRAMI 2008 2007 2009
ORMANA ÜRÜNLÜ UNULLA MAŞAT İBRADI HASTANESİ KARAKOLU İBRADI LİSESİ
MERAM ELK. SU DOĞALGAZ VS.
İBRADI İLKOKULU
İBRADI ORTAOKULU
İBRADI AYDINKENT
DAĞLARI OVALARI İBRADI IRMAK DÜZLEN

25 Ocak 2008 Cuma

İBRADI 2008 ÜZÜM FESTİVALİ (YAPILMALI)



BAĞCILIK TARİHİ - ANTALYA İBRADI ÜZÜM FESTİVALİ

ÜZÜM FESTİVALİ;İlçemiz tarihi ve tabii güzellikleriyle dikkat çeken, kuruluşuyla çok eskilere dayanan bir ilçedir. Tarihimizin ve hatıralarımızın bir parçası hayatımızın vazgeçilmez unsuru olan bağcılığımızı yaşatmak ve gelecek nesillere taşımak amacıyla

Küreselleşen aynı zamanda günden güne bir bakıma küçülen bu dünyada en güzel şey birlik, beraberlik, kardeşlik ve dostlukların ebediyen yaşatılmasıdır. Bu bakımdan festivallerin önemi büyüktür.

14. ANTALYA İbradı Kültür, Turizm ve Üzüm Festivali coşku ile kutlanmalı. birçok değerli misafirle davet edilmeli değerli halkının katılımı ile kutlanmalıdır.

Festivalde yöresel yarışmalar oyunlar sahne almalı festival havai fişek gösterileri yapılmalı ama aşırı masraftan kacınmalı festival mutlaka yapılmalı.