Popüler Yayınlar

16 Ocak 2008 Çarşamba

İBRADI GELENEK VE GÖRENEKLERİ (EVLENME DÜĞÜN CENAZE VS)

EVLENME-DÜĞÜN GELENEKLERİ
Kız İsteme (Kız Bakmak)
Evlenme çağına gelen oğlu için anne ve baba önce çevresinde kız aramaya karar
verir. Bütün akrabalarının da fikrini alarak genç kızı olan eve
tanışsın-tanışmasın kız görmeye gidilir. Bir günde 2-3 kız görmek için
ziyaretler yapılır. Bütün görülmüş olan genç kızlar içinde bir tanesi üzerinde
karar verilir. Artık kız isteme işlemine geçilir. Erkek evinin sözcülüğünü alan
kimse, kızı anne ve babasından ister. Bu isteme daha ziyade Perşembe, Cuma günlerine
denk getirilir. (Dini yönden hayırlı günler kabul edilir. Kız ailesinden istenir ve
söz almak için belirli bir gün kararlaştırılır. Bu aradaki zaman içinde kız
ailesi karşı taraf hakkında soruşturma yaparak evet veya hayır der. Evet cevabı
verilince her iki tarafın akraba ve dostları toplanarak \"söz kesimi\" veya
\"şerbet içme\" denilen tören yapılır. Belirlenen günde erkek evi
tarafından masrafı görülerek ve kız için \"nişan kofası\" hazırlanır.
Hazırlanan bu hediyeler kızın evine gönderilir. Gelen hediyeler kızın
arkadaşlarına ve tanıdıklarına bir masa üstüne serilerek gösterilir. İki taraf
arasında kararlaştırılan bir günde de; yalnız erkekler toplanarak dini yönden de
duası yapılarak \"söz kesme\" töreni yapılır. Sonunda limonata ikram edilir.
İkkram edilen limonatadan oğlan evine en önce kaçırarak damada içiren kimse bahşiş
alır. Tören dağılırken gelen misaffirlerin bir kısmı özellikle damadın
arkadaşları kız evinden bazı eşyaları gizlice alırlar. Kaçırılan bu eşyalar da
damada bahşiş karşılığı verilir. Sonra da ev sahibine iade edilir. Bu olaylar
çevrede geniş tepki yaratır. Günlerce bu hususta konuşmalar devam eder.

Nişan
Söz kesme töreni sonunda nişan töreni yapılır. Bu tören her iki tarafın
anlaşmasına göre ayarlanır. Basit olarak aileler arasında sade bir tören
olabileceği gibi bir nişan töreni dedüzenlenbilir. Adete göre nişan için bir salon
tutulur. Sadece kadınlar toplanır. Nişanı olacak kızı yüksek yere oturturlar. Her
iki tarafın akraba ve dostları toplanırlar. Çalgı takımı nişan salonunu
görmeyecek şekilde yerini alır. Özellikle bu tören gündüz yapılır. Herkes oynar;
oyunlar genellikle hareketli ve tek olarak oynanan yerel oyunlardır. Bu arada yaşlı
hanımların oynadığı zeybek de oldukça ilgi çekicidir. Eğlencenin sonuna doğru
nişan merasimi yapılır. Müzik eşliğinde kayınvalide nişan yüzüğünü ve kendi
nişan hediyesini takar. Arkasından bütün oğlan evi kendi hediyelerini renk renk
kordelalar ile takarlar. Sıra kız evine gelir. Onlar da nişan hediyelerini takınca
artık nişan takılan genç kızın oynaması gerekir.Bu arada bütün gözler
üzerindedir. Çünkü bütün kolları, boynu, parmakları, göğsü çeşit çeşit
altın ziynetlerle dolmuştur. Ayrıca altın yerine para takanlar da bulunur. Bu merasim
tamamlanınca tören biter, kız evine gidilir. Bütün takılan eşyaların saklanması
gerekir. Takılan her hediyenin kimin tarafından da takıldığı öğrenilir. Çünkü
takılan bu hediyelere yeri ve zamanı geldiğinde karşılık vermek adettir.

Kına Gecesi
Düğün Antalya\'da 3 gün sürer. Antalya\'da düğün, kız evinin büyük bir masrafa
girmesi olarak kabul edilir. Çünkü kız evi bütün eşyayı yapmak zorundadır. Bunun
karşılığında erkek evi sadece gelinlik kıyafeti ve çok az eşyayı yapar. Birinci
gün kız evinin hazırlamış olduğu çeyiz erkek evinin gönderdiği arabayla gelinin
oturacağı eve götürülür. Bu da başlı başına bir törendir. Eşya taşımak için
tutulan araba ve taşıyıcılara mendil, havlu, yazma gibi hediyeler verilir. Davul ve
zurna önde olmak kaydı ile caddelerden geçilerek gelin evine eşyalar indirilir. AYnı
gün veya ertesi günü kız evinin yakınları kız çeyizini eve yerleştirirler. Bu
tören hafta başına denk getirilir. Çarşamba günü ve hafta ortası her iki tarafın
akrabaları ve kızın arkadaşları hamama giderler. Buna \"gelin hamamı\"
denilir. Hamamda yıkanılır ve renk renk mumlar yakılır. Törenle hamamdan
çıkarılan geline pullu yazmalar örtülür. Hamamın içinde ve dışında
dolaştırılır. Aynı günün akşamı bu kına gecesi yapılır. Şimdilerde bu tören
Cuma\'ya veya Cumartesi\'ye denk getirilir. Kına gecesinde mahalli çalgılardan
yararlanılarak bir eğlence yapılır. Bu eğlencede kına hazırlanır. Yaşlı bir
kimse tarafından (sağ ise kızın annesi tercih edilir) kınası yakılır. Kız ortaya
oturtulur, başına pullu kırmızı bir yazma örtülür. Mahalli çalgılarla kıza ait
maniler söylenir. Gaye kızı ve yakınlarını ağlatmaktır. Bu anda kızın el ve
ayaklarına kınası yakılır. İstenirse yarım saat sonra yıkanır, değilse sabaha
kadar öyle kalır. Bu eğlence kızın ağlatılmasını takiben biraz daha
sürdürüldükten sonra bitirilir.

Düğün
Kına gecesinin ertesi günü düğün yapılır. Düğün genel olarak Perşembe veya
Pazar günü tesadüf ettirilir. Geleneksel olarak yalnız kadınlara yapılır. Bazı
aileler düğün yerine nikah töreni ile birlikte bir kutlama yaparak olayı bir defada
bitirirler. Bazı ailelerde düğünden birkaç gün veya bir hafta önce her iki ailenin
yakın fertleri ile kız evinde nikah töreni yaparlar. Düğün gecesi toplanan halkın
bütün gözleri gelinlik kızdadır. Bu arada kıza dikilen gelinlir, neler alınmış,
neler dikilmiş hep söz konusu edilir. Kız çeyisinin oğlan evine gitmesinden hemen
sonra, kız evine oğlan evinden \"düğün kofası\" gönderilir. Bunda gelinlik,
mantodan, iç çamaşır ve tuvalet takımlarına kadar herşey vardır. Nişan kofasında
olduğu gibi sergilenerek halkın görmesine bırakılır. Nişan veya düğünden önce
\"urba görme\" veya \"asbab görme\" olarak adlandırılan ve bir kısmı
kofaya konulacak eşyalar birlikte çarşı pazar gezilerek alınır. Evlenecek genç
kıza en az 3-5 takım elbise, ayakkabı, terlik ve iç çamaşırı alınır. Kofa
gönderme işi geleneksel bir uygulamadır. Kofanın gönderileceği gün önceden haber
verilir. Kız evi, komşu ve tanıdıklara haber verir. Gelen kimseler eşyaları görür.
Kofa, geniş bir sepet içinde gayet süslü eşyalar yerleştirilerek üzeri kırmızı
tülden örtülerek hazırlanır. Fakir bir kimse tarafından alınan bu kofa taksi veya
bir arabayla kızın evine götürülür. Kız evine kofayı teslim eden kişiye hediye
verilir. Aynı şekilde kız evi de damada ait hediyelerini bu şekilde bir kofa
hazırlayarak erkek evine gönderir. Düğün, düğün salonlarında yapılır.
Düğünü idare eden bir şahıs bulunur. Buna bazı ilçelerde \"kahya\" veya
\"kia\" denir. Misafirler belli bir saatte toplanır. Çalgı eşliğinde oyunlar
oynayarak bu düğün töreni eğlenceli bir şekilde devam ettirilir. Bu düğünü idare
eden kimse misafirleri sıra ile oyuna kaldırır. Gelin her arkadaşı ile ayrı ayrı
oynar. Damat ve gelin salondan ayrılırken başlarına para, şeker, leblebi gibi
şeyleri avuç avuç atarlar. Salona gelmeden önce taksi ve otobüslerle misafirleri
evlerine götürürler. Gelin ile damat oturacakları eve götürülerek damadın
arkadaşlarınca gerdeğe sokulur. Burada sırtına vurmak adettir. Günümüzde
geleneksel kesimde bu adetler sürdürülse de özellikle kent kesiminde kendi evleneceği
kişiyi kendinin bulması adetleşmeye başlamıştır. Böyle olunca anne-baba için bu
geleneklerin, yerine getirilmesi gereken görev olmaktan başka bir anlamı
kalmamaktadır. Düğünlerde eskiye oranla daha çok salon düğünü şeklinde
gerçekleşmektedir. Dolayısıyla kadın-erkek bir arada eğlenilir. Düğünün
başlıngıcında gelin ve damat dansa çıkarlar. Daha sonra diğer oyunlar ve yöresel
oyunlar (Teke zortlatmaları ve zeybekler) oynanır. Takı merasimi ayrı bir önem
taşır. Gelin ile damada herkes takacağı hediyeyi bu sırada takar veya verir. Düğün
salonlarında kuru pasta, yaş pasta ve meşrubat dağıtılır. Genellikle bir orkestra
eşliğinde müzikler icra edilir. İsteyenler bağlama, davul-zurna gibi farklı sazları
da kullanırlar.Teknolojinin gelişmesi ile düğünlerin video filme kaydettirilmesi
adetleşmiştir. Bu yüzden düğün boyunca film çekimi yapan birisi düğüne gelenleri
ve her türlü anı filme alırken görülür. Gece yarısı yani saat 24:00\'e doğru
düğün bitirilir ve yeni evliler evlerine aynı usulde götürülüp bırakılır.

Ölüm-Mezar Gelenekleri ve Adetleri
Antalya\'da ölüm ve ölü gömme adetleri diğer bölgelerden farklı değildir.
Antalya\'da ölüm olayı meydana geldiği vakit en yakın camiden selâ verilerek ölüm
olayı duyurulur. Bunun üzerine cenaze defin işlemleri başlar. Eğer bir sağlık
kuruluşunda ise oranın gasalhanesinde yıkanarak kefenlenir. Evde cenaze yıkanacak
olursa geleneksel usul ve adetlere göre yıkama ve kefenleme işlemleri yapılır.
Buradaki uygulamalarda suyun kaynatıldığı kap birilerine verilir, ateşe buhur
atılır, ölünün eşyaları dağıtılır gibi uygulamalar yer almaktadır. Yine cenaze
kadın ise kadın, erkek ise erkek yıkayıcılar tarafından bu işlemler yapılır. Tabi
ölü evinde yas ve matem tutulur. Ölüm olayı üzücü bir olaydan dolayı meydana
gelmişse \"yakım\" denilen ağıtlar yakılır. Cenaze camiye götürülerek
vakit namazını takiben namazı kılınarak cemaat tarafından alınır ve mezarlığa
götürülür. Burada da hazırlanmış mezara islami kurallar gereğince defnedilir.
Burada mezarın üzerine herkes sırayla toprak atar ve bu toprak üç kürek atılarak
tamamlanır. Bu arada hoca dua ve salavat getirir. Kurandan sureler okur. Cenaze defin
işlemi bu şekilde tamamlandıktan sonra ölü yakınlarına herkes başsağlığı diler
ve ölü evine dönülür. Bu şekilde eve gelen insanlara yemek vermek adettendir. Ölüm
olayının olduğu günden sonraki 3, 7, 40 ve 52. günlerinde mevlüt okutularak yemek
verilir. Geçmişte bu yemek sulu yemekler olurken günümüzde genellikle kıymalı pide
ve ayran şekline dönüşmüştür.Antalya Kent merkezinde iki adet mezarlık
bulunmaktadır. Bunların eski olan Muratpaşa Mah. Eski Otogar karşısında yer alır,
diğer mezarlık ise birkaç yıllık kuruluşa sahip ve Duraliler Köyü\'nde yer
almaktadır. Defin işleminin üzerinden en az bir yıl geçtikten sonra ilk zamanlarda
konulan tahta baş ve ayak tahtalarının yerine mermer olanları yaptırılarak
değiştirilir. Antalya\'daki mezarlıklarda mermer mezar taşı yaptırma geleneği daha
yaygındır. Köylerde de bu adetlere uygun olarak bu işlemler yapılır ve cenazeler her
köyün kendi mezarlığına gömülür.

FOLKLOR
height=\"308\">Halk Oyunları Kıyafetleri-Yöresel Giysi Antalya, Teke Bölgesi içerisinde
yer alması nedeniyle bölgenin diğer illeri Burdur, Isparta, Denizli, Acıpayam ve hatta
Konya-Ermenek ile benzer özellikler gösterir. Ancak Teke Bölgesi denilen bu bölge
Yörük yaşamının ve iskanının yoğun olduğu bir bölgedir. Bölgede yüzlerce yıl
sosyal ve kültürel kimliklerini geliştiren Yörükler, yazın yaylada, kışın da
sahilde sürdürdükleri konar-göçer yaşamın etkisiyle çok fazla iç içe girmiş bir
kültürel yapı gösterir. Bölgemizde yeni yerleşmiş Sarıkeçili Yörüklerinin yanı
sıra; Karakoyunlu, Karakeçili, Yeniosmanlı, Eskiyörük, Honamlı, Töngüçlü, Hayta,
Çakal Yörük aşiretlerinin iskan ettiği bir bölge olması özelliği ile Yörük
kültürünün etkin olması söz konusudur. Ancak, bölgede yaşayan \"Tahtacı\"
adı verilen alevi Türkmenlerinin de yöre kültürü üzerinde etkili oldukları
söylenebilir. Özellikle Kuzeybatı ve kuzeyde bulunan Elmalı, Kumluca ve Finike
ilçelerine yerleşmiş bulunan bu türkmen aşiretleri de kendilerine has kültürel
öğelerle bölge kültürüne önemli katkılarda bulunmuşlardır. Bu nedenle
halkoyunları kıyafetleri tespit çalışmaları Korkuteli, Elmalı, Kumluca, Finike ile
Manavgat, Serik ve çevresindeki köylerde yoğunlaştırılmıştır. Buralarda yapılan
derleme ve tespit çalışmalarına yörenin kaynak kişilerinin de verdiği bilgiler
eklenerek aşağıda anlatılan bilgilere ulaşılmıştır. Bugüne kadar bilinen
kıyafet parçalarına ilave olarak; dizlik (Kısa potur), iç yeleği, bağırtlak
(Sütlük), gibi parçaların tespit edilmesinin yanı sıra giyim tarzı ve renginde de
toplumsal statüyü belirleyen bazı tespitlere ulaşılmıştır. Bu yüzden kadınlarda
kullanılan renkler evli mi, dul mu, nişanlı mı, kız mı olduğunu göstermekle
beraber bağlama şeklinden de bu anlaşılmaktaydı. Yine zenginliğin ve saygınlığın
bir göstergesi olan para çelgideki (başlık) para dizisinin yedi sekiz sıraya kadar
çıktığı ve alnı bütünüyle kapladığı bilinmektedir. Erkek kıyafetlerinde daha
ağır renkler kullanılırken kadınlarda renk seçiminde daha bir çeşitlilik
görülmektedir. Yine erkek ve kadın kıyafetlerinde uygun olarak geleneksel biçimde
nasıl kullanıldığına dair bir çizelgede oluşturularak halk oyunları kıyafet
düzenlemesinde bunun dikkate alınmasının esas olacağı düşünülmektedir.

KADIN GİYSİLERİ
1- Başa Giyilenler
Fes:Kırmızı veya bordo renkli depme keçeden konik biçimlidir.
Para Çelgi (Alınlık): Bordo fes üzerine veya fes biçimindeki keçe üzerine altın ve
gümüş paralarla bezenmiş etrafı renkli poşu veya yazmalarla bağlanmış
(çelinmiş) bir başlıktır.
Bocuklu Çelgi: Para çelgi gibi fes veya keçe biçimindeki başlığın paralar yerine
boncukla bezenmiş yalnızca uç kısmında bir veya iki diz para dizilmiş bir
başlıktır.
Pullu Yazma: Kare biçimindeki yazmanın kenarına yöresel motiflerle işlenmiş boncuk
veya iğne oyası yazması başlık üzerine konulan bir örtüdür.
Kozalı Yazma: İğne oyası motifli, ancak biraz irice oya olan yazmadır. Başlığın
en üstüne konulan parçadır.

2-Sırta Giyilenler
İçlik (Göynek): Eskilerde canfır ve melas kumaştan yarım yakalı, bağrı açık
yaka ağzına, bağır (göğüs) kısmı pullu veya iğne oyası ile süslü bir iç
giyim parçasıdır. Şimdilerde bürümcek, şile bezi veya pamuklu kumaşlardan
dikilmekte olup, yaka ve kol ağızlarına su taşıda motifler işlenmektedir.
Çitari-Kutnu (Üçetek): Genellikle çitari ve kutnu kumaşlarından yapılmaktadır.
Uzun kollu olup, kol ağızları yırtmaçlı ve düğmelidir. Önü açık, belden
itibaren üç para eteklidir. Üçeteklerin kenarları dilimli olup, bu dilimlerin üzeri
siyah kaytan işlidir. Arka parçasının alttan itibaren uç kısmında bir ardıç
motifi gibi motifler kaytandan işlidir. Arka parçasının alttan itibaren uç kısmında
bir ardıç motifi gibi motifler kaynatan işlenir. Üçetek yapılan kumaşlar;
kırmızı, mor, vişne renklerindedir. Yarım yakalı olup, ön üstten üç
düğmelidir. Kutnu üçeteklerin kenarları ise sarı veya siyah harçlarla işlidir.
Delme (Camadan) Yelek: Üçetek kumaşından yapılan delme yelek, kısa kollu bele kadar
uzunlukta ve önü açıktır. İçi astarlıdır. Önünün kenarları oymaların üzeri
siyah kantanla işlidir.
Kebe (Cepken): Yörenin cepkeni kadife ceya cuhadan yapılmaktadır. Uzun kollu ve önden
açıktır. Bele kadar uzunlukta olup, yarım yakalıdır. Cepken kenarları ve kol
ağızları sarı veya beyaz sim veya harçla işlidir. Cepkenin ön ve arka yüzü beyaz
veya sarı simle yöreye has motiflerle işlenir. Genellikle yörede kullanılan renkler;
kırmızı, bordo, mor ve yeşildir.

3-Alta Giyilenler
Şal Kuşak: Renkli yün iplerden dokunan yaklaşık olarak 1x1 m ebatlarında olan bir
giysi parçasıdır. Bele sarılarak kullanılır.
Golan (Kolan): Renkli iplerden özel dokuma tekniği ile (çarpana) dokunan, genellikle
2-3 m uzunluğunda 3-5 cm eninde ip kuşaktır. Şal kuşak üzerine dolanarak
kullanılır.
Öncek (Önücek-Peştamal): Eskilerde renkli dokuma kumaşlardan üzerinde yöresel
motifler bulunan bir önlük çeşitidir. Eskiden 2-3 renkli ipek dokuma kumaşlardan da
yapılırdı. Şimdilerde ise değişik renk ve desende buldan bezinden yapılmaktadır.
Genel olarak bordo, kırmızı, mor renkleri hakimdir.
Boyunluk (Bağırtlak-Bağır Yeleği): İçliğin kumaşından olan, yine yaka ve
bağırı iğne oyalı giysi parçasıdır. Arkadan bağcıklarla bağlanır.
Şalvar: Şalvar üçetek kumaşından yapılmaktadır. Eğer üçetek kutnu kumaştan
yapılırsa, şalvar saten kumaştan yapılabilmektedir. Çitariden dikilen şalvarların
iç astarlıdır. Uç kısmı ve parça kısmı (15 cm) astar kumaşından yani bez dokuma
kumaştan yapılmaktadır. Ağı geniştir.

4-Ayağa Giyilenler
Çorap: El örgüsü yünden yapılan, düz beyaz çoraplar dize kadar uzunlukta olup,
yanlarında değişik renklerdeki yünlerden yöre motifleri bulunur.
Çarık: Çarıklar yapılacak derinin rengine görre değişik ham deri renginde de
olabilmektedir.
Yemeni: Deriden ve kısmen ucu sivri topuksuz düz ayakkabı biçiminde yapılmış
ayakkabıdır. Genellikle kırmızı rengi tercih edilir.
5-Takılar
Altın Para: İpe veya zincire dizilmiş göğüse kadar inebilecek uzunlukta sıra
altınlardan oluşan ve boyuna takılan bir takıdır.
Gerdanlık: Gümüş paralardan oluşan veya değişik gümüş işlemlerden oluşan
altın para biçiminde dizilmiş ve boyuna takılan bir takıdır.
Zülüf Bastı (Yanaklık): Başlığın iki yanına takılan üçgenimsi bbir parça ve
sarkan gümüş zincir ve paralardan oluşan bir takıdır.
Perişan: Zülüf bastı ve para çelgi (alınlık) birlikte başın bir yanında diğer
yanına kadar uzanan aynı zamanda çenenin altından da dolaşan gümüş zincir ve
paralardan oluşan bir takıdır.
Gıdıklık: Perişan gibi ancak daha çok para çelgi ve fesi çeninin altına tutturmaya
yarayan gümüş süs veya boncuklarla süslenmiş bir çeşit bağ ve takıdır.
6-Süsler
Saç Şekli: Boncuklu belik
7-Aksesuarlar
Gümüş Tokalı Kemer: Genellikle bele takılan telkari gümüş işçiliği ile
yapılmış ön tarafta iki adet gümüşten tokası bulunan bir çeşit kemerdir.
Üçeteğin üzerine takılan bir takıdır.
Heybe: Renkli yün iplerden dokunmuş yöresel motiflerin bulunduğu bir çeşit azık
torbasıdır. İpi genellikle çarpanadan olmakla beraber iple de örülebilir.
Kaşık: Oyun kaşığı olarak bilinen şimşir ağacından yapılmış tahta
kaşıktır.
Golan Kuşak (Tokurcaklı): Godlan kuşağının boncuklu olarak yapılmış bir
örneğidir. Zaman zaman golan kuşak yerine veya aksesuar olarak kullanılır.
Uçlarındaki boncuklardan dolayı tokurcaklı kolan adını alır.

ERKEK GİYSİLERİ
1- Başa Giyilenler
Fes: Kırmızı veya bordo renkli keçeden konik biçimlidir.
Poşu: Fes üzerine, renkli ipek ince bir dokuma olarak sarılan kumaştır.
2- Sırta Giyilenler
İçlik (Göynek-Kapalı mintan): Alaca renkli dikine çizgili, hakim yakalı, önü
kapalı, dokuma kumaştan yapılmaktadır. Ön üstten üç veya beş düğme açık
olabilir. Göyneğin kolları uzun olup, kol ağızları düğmelidir. Kapalı mintan;
yakası hakim yaka, sol yandan düğmeli, kolları uzun olup, kol ağızları
düğmelidir. Alacalı veya pamuklu kumaştan yapılan göyneklerdir.
Camadan (İç yeleği): Çuha kumaştan kolsuz yelek biçiminde yapılmış olup, önü ve
arka yüzü yöresel motiflerle siyah kaytanla işlenmiştir. Ancak önü verev kesimli
olup, düğmelerle bağlanmıştır.
Kebe (Cepken): Yörede daha çok açık mavi veya mavi renkli çuha kumaştan yapılan
önü açık bel hizasında uzun kollu bir üst giysidir. Kenarları ve kol ağızları
siyah kaytan işlemeli olup, ön ve arka yüzlerle, kol üstleri yöresel motiflerle siyah
kaytanla işlemelidir.
3-Alta Giyilenler
Çağşır (Şalvar): Çağşır keçi kılından dokunmuş kumaştan yapılmış ve
uçkurla bele bağlanan ağı geniş diz üstünde kalan, ayak bileklerine kadar inen bir
giysi parçasıdır. Çağşır, içerisi astarlı olur. Yörede depme kumaştan da
yapılmış dağ köylerinde kullanılan menevrek adı verilen şalvar da giyilir.
Şal Kuşak: Renkli yün iplerden dokunan yaklaşık 1x1 m ebatlarında olan bir giysi
parçasıdır. Bele sarılarak kullanılır.
Golan (Kolan): Renkli iplerden özel dokuma tekniği ile (Çarpana) dokunan, genellikle
2-3 m uzunluğunda 3-5 cm eninde ip kuşaktır. Şal kuşak üzerine dolanarak
kullanılır.
Trablus Kuşağı: El tezgahlarında dokunmuş renkli keten ve ipek karışımı dokuma
kumaştan yapılmış bir çeşit kuşaktır. Yöremizde Alanya Kuşağı adıyla da
kullanılmaktadır. 2-3 m uzunluğunda 15-20 cm eninde koltuk altında başlayarak kalça
üstüne kadar sarılarak kullanılmaktadır. Bu kuşak kullanıldığında şal kuşak
kullanılmaz.
Dizlik (Kısa potur-pantol): Beş veya yedi parçalı kebe kumaşı olan ve çuhadan
yapılan diz üstünde parçaları kalan kısa şalvara dizlik veya kısa potur denir.
4-Ayağa Giyilenler
Çorap: Beyaz yünden, elle ve beş şişle örülen düz çorabın yanlarında siyah ve
karışık renkli motifler veya işlemeler bulunur. Erkek çorapları dize kadar uzunlukta
örülmektedir. Bu çoraplara dizleme çorap da denilmektedir. Şalvarın üzerine
çekilerek giyilir.
Dolama (Tozluk): Çorap gibi yünden örülmüş tabanı olmayan dizle ayak bileği
arasında giyilen bir giysi parçasıdır. Yanlarda yöre motifleri işlenmiştir.
Çarık: Çarıklar yapılacak derinin rengine göre, değişik renklerde, ham deri
renginde olabilmektedir.
Çizme (Körüklü veya Düz): Deriden yapılmış tabanlı ve topuklu dize kadar
uzunlukta olup, genellikle körüklü ve siyah renktedir. Bazı yerlerde de körüksüz
siyah ve kiremit renginde olduğu bilinmektedir.
Yemeni: Deriden ve kısmen ucu sivri topuksuz düz ayakkabı biçiminde yapılmış
ayakkabıdır. Genellikle siyah rengi tercih edilir.
5-Aksesuarlar
Silahlık: Siyah deriden yapılan bir çeşit kuşak olmak üzere kişisel eşyaların
konulduğu (tütünlük, tabaka, tesbih, barut ve harbi) bir aksesuardır.
Yağlık: Uçları işlemeli mendil biçiminde bir aksesuardır. Kimi zaman boyunda, kimi
zaman da kuşağın ön yüzünde işlemeleri görülecek şekilde kullanılır.
Heybe: Renkli yün iplerden dokunmuş yöresel motiflerin bulunduğu bir çeşit azık
torbasıdır. İpi genellikle çarpanadan olmakla beraber iple de örülebilir.
Köstekli Saat: Gümüş zincirli ve bir ucu yelek düğmesine bağlı olarak kullanılan
bir aksesuardır.
Uzun Bıçak: 30-40 cm boyutunda ucu sivri düz kamadır.

15 Ocak 2008 Salı

AĞLADIM ÇARESİZ KALMIŞ MAZLUMLARA

İNSANLIKTAN NASİPLENMEMİŞ GÖZÜNÜ KAN BÜRÜMÜŞ

YAVRUCAKLAR ÜRKMÜŞ SOKAKLARA YÜRÜMÜŞ

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER TAŞTAN DUVARA DÖNÜŞMÜŞ

AĞLAMA ANNEM AĞLADIM ANNEM AĞLADIM

********************************************

YARALI FİLİSTİNDİR AKAN KANIN ADI

KALMADI BU YALAN DÜNYANIN TADI

İNSANLIKTAN NASİPLENMEMİŞ CANAVARI

AĞLAMA ANNEM AĞLADIM ANNEM AĞLADIM

----------------------------------

YOKMU DURDURAcAK AKAN BU KANI

GÖZLER ÖNÜNE SERİLDİ ÖLÜ YARALI

MAZLUMLAR ÜZERİNDE DENENDİ SİLAHLARI

AĞLAMA ANNEM AĞLADIM ANNEM AĞLADIM

^^^^++++%%%%%%%&&&&////((((()))))))===???????????????
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

MEHMET UZUN